Yemin nedir? Yeminin hükmü nedir? Yeminin çeşitleri neler? İslam’da yemin etmek nedir? Yeminin kefareti nedir?

Yemin sözlükte, “kuvvet ve sağ el” demektir. Dinî terim olarak, “sözü, Allah’ın adını anarak kuvvetlendirmek”tir.

Yeminin Çeşitleri

Yemin üç çeşittir:

Yemini Gamûs: Geçmiş veya şimdiki zamana ait bir iş üzerine bilerek yalan yere yemin etmektir. Bu yemin, sahibini günaha daldırdığı için bu adı almıştır. Böyle bir yemin büyük günahtır.

Bu çeşit yemin için keffaret yoktur. Çünkü bunun günahı keffaretle affolunmaz. Tevbe ve istiğfar edilmesi gerekir. Şayet bu yemin ile bir başkasının hakkı elinden alınmış ise bu hak sahibine geri verildikten ve ondan helallik alındıktan sonra Allah’tan af dilemek gerekir.

Yemini Mun’akide: Geleceğe ait bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemindir. “Vallahi şu işi yapmayacağım” veya “Vallahi şu işi yapacağım” gibi. Bu çeşit yemin, yerine getirilmezse keffaret gerekir. Yapılması veya yapılmaması yemin edilen işin, farz, vacib, günah veya mübah olması arasında, keffaret ödenmesi açısından bir fark yoktur.

Ancak, “Vallahi bugün öğle namazını kılacağım” gibi farz olan bir işi yapmaya veya, “vallahi bundan böyle içki içmeyeceğim” gibi haram olan bir şeyi yapmamaya yemin eden kimsenin bu yeminini bozmaması gerekir.

Nitekim Peygamberimiz;

“Kim Allah’a itaat etmeyi nezrederse (adayacak olursa, sözünde dursun ve) Allah’a itaat etsin. Kim de, Allah’a karşı gelmeyi adarsa ona karşı gelmesin.” buyurmuştur.

Şayet “Vallahi Ramazan ayında oruç tutmayacağım”, veya “vallahi içki içeceğim” gibi dinen yapılması gerekli bir görevi terk etmeye veya günah olan bir işi yapmaya yemin ederse, hemen yeminini bozup keffaret vermesi gerekir. Çünkü böyle yemin yapmak günahtır. Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Her kim bir şeye yemin eder de başkasını ondan daha hayırlı görürse, hemen o hayırlı işi yapsın, yeminini bozduğu için de keffaret versin.”

Eğer, “Vallahi nafile namaz kılmayacağım, vallahi hasta ziyaretine gitmeyeceğim” gibi mendub olan bir işi yapmamaya veya “namaz kılarken sağa sola bakacağım” gibi mekruh olan işi yapmaya yemin ederse, uygun olan mendub olan işi yapması ve mekruh olan işi yapmamak suretiyle yeminini bozup keffaret vermesidir. Şayet, “Vallahi şu eve girmeyeceğim. Vallahi şu yemeği yemeyeceğim” gibi mübah olan bir işi yapmamaya yemin ederse, uygun olan, bu yemini bozmamasıdır.

Yeminde keffaretin gerekmesi için bilerek, hata ederek, unutarak veya baskı altında yeminin bozulması arasında bir fark yoktur.

Yeminin Şartları

Yeminin sahih olması için, yemin edene, yemin edilene ve yapılan yemine ait olmak üzere, birtakım şartlar vardır:

Yemin Edene Ait Şartlar

Yemin eden kimsede, yaptığı yeminin sahih olması için, iki şartın bulunması gereklidir:

Birincisi, yemin edenin, akıllı, ergenlik çağına gelmiş ve bu sözü ile yemin kast etmiş olması lazımdır. Buna göre çocuğun, delinin ve uyuyanın yaptığı yemin sahih değildir.

İkincisi, yemin edenin Müslüman olmasıdır. Kâfirin yemini sahih değildir. Çünkü yemin keffareti, ibadettir. Kâfir ise ibadet ile yükümlü değildir.

Yemin Edilen Şeyle İlgili Şartlar

Yemin edilen şeyle ilgili bir şart vardır, o da, yemin edilen şeyin yemin esnasında ve yeminin devamı hâlinde mevcut olmasıdır. Yemin esnasında var olmayan şeye yapılan yemin geçerli değildir. Testide su olmadığı hâlde, “vallahi bu testide olan suyu içmeyeceğim” diye yemin etmek gibi.

Yemin Sözü ile İlgili Şartlar Yeminde geçerli olan sözler şunlardır.

Allah’ın isimlerinden bir isim ile yemin etmek.

Mübah olan yemin “Allah” sözü ile olan yemindir. İslam âlimleri Allah’ın isimleriyle yemin etmenin mübah olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu ismin, “Allah” ve “Rahman” sözleri gibi özel bir isim olması ile “Alîm, Hakîm, Kerîm, Halîm vs.” gibi müşterek isim olması arasında fark yoktur. Her ne kadar bu ortak isimler yaratıklara verilirse de yemin esnasında bundan yaratan anlaşılır. Çünkü Allah’tan başkasına yemin caiz değildir.

Yemin harfleri “B”, “V” ve “T”dir. Vallahi, billahi, tallahi gibi.

Allah’ın sıfatlarından bir sıfatla yemin etmek.

Allah’ın sıfatları üç kısımdır:

  • Örfte bu sıfat ancak Allah için kullanılır (Allah’ın izzeti, azameti, celali ve kibriyası hakkı için gibi). Bu sıfatlarla yapılan yemin muteberdir.
  • Allah ile Allah’tan başkaları hakkında da kullanılan sıfatları (Allah’ın kudreti, kuvveti, iradesi, rızası, hakkı için gibi). Bu sıfatlarla da yapılan yemin muteberdir.
  • Allah ile Allah’tan başkaları arasında ortak olan ve fakat daha çok Allah’tan başkaları hakkında kullanılan sıfatlardır. Bunlar ile yemin olmaz. Allah’ın ilmi hakkı için, Allah’ın rahmeti hakkı için gibi.

Allah ile sıfatlarından başka şeylere yemin edilemez. Peygamber hakkı için, Kâbe hakkı için, Kur’an hakkı için gibi.

Yalnız “Allah hakkı için” demek yemindir. Çünkü “Hak” Allah’ın isimlerinden bir isimdir veya bununla Allah’ın bir sıfatı kast edilmektedir.

“Yemin ederim” yahut “Allah’a yemin ederim”, “And içerim” yahut “Allah’a and içerim”, “Şahitlik ederim” yahut “Allah’a şahitlik ederim”, demek de yemindir.

Bir insan İslam’dan çıkmakla yemin ederse, mesela, şöyle yaparsam Yahudi, Hıristiyan olayım yahut İslam’dan, Allah’ın Resulünden veya Kur’an’dan uzak olayım veya kâfir olayım, derse bunlar da yemindir.

Eğer “şöyle yaparsam bu bana haram olsun” veya “bunu yaparsam helal olan şey bana haram olsun” der ve sonra da yaparsa, serbesttir, dilerse kendisine haram kıldığı şeyi terk eder, dilerse keffaret verir.

Yemini Lağv

Geçmiş veya şimdiki zamana ait bir iş üzerine öyle olduğunu sana rak yapılan yemindir. Ahmed ile konuştuğu hâlde konuşmadığını zan nederek “Vallahi Ahmed ile konuşmadım” diye yapılan yemin gibi.

İslam alimleri böyle bir yemin için keffaret gerekmediğinde görüş birliği içindedir. Bu yemini yapanın herhangi bir kastı olmadığı için

Allah’ın kendisini bağ ışlayacağı umulur.

Yemin Keffareti

Yemini munakide bozulduğu zaman keffaret vermek gerekir.

Yemin ve keffareti ile ilgili olarak Kur’anı Kerim’de şöyle buyruluyor:

Ayeti kerime gereğince yemin keffareti köle azat etmek, on fakiri akşamlı—sabahlı orta derecede yedirmek veya tepeden tırnağa elbise giydirmektir. Bunları yapamayan kimse peş peşe üç gün oruç tutar.“Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorguya çeker. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini açıklıyor. Umulur ki şükredersiniz.”

Şafii ve Malikilere göre bu, yemin değildir ve bundan bir şey lâzım gelmez.

Keffaret, yemin bozulduktan sonra verilir. Keffareti, yemin bozulmadan önce vermek yeterli değildir. Keffaret için belirli bir vakit yoktur. Yemin bozulduktan itibaren ilk fırsatta ödenmelidir.

Keffaret için hâli vakti iyi olan kimse yukarda yazılı üç şıktan hangisini isterse onu yapar. Bunlardan her üçünü de yapmaya gücü yetmediği takdirde, ara vermeden üç gün oruç tutar.

On fakiri doyurmak yerine onlara birer fıtra vermek de mümkündür.

Bir fakiri on gün akşam ve sabah doyurmak veya bir fakire on gün olmak üzere her gün birer fıtra da verilebilir.

Elbiseye gelince, bunun en azının bütün vücudu örtmesi gerekir.