Veda haccı nedir? Veda haccı ne zaman ve nasıl yapıldı? Veda haccının önemi nedir?

Mekke fethedildikten sonra İslam dini hızla yayıldı. Allah’ın birliği inancı iyice kalplere yerleşti. Kurtuluşun İslam’da olduğunu gören insanlar, kendiliklerinden gruplar hâlinde gelip Müslüman olmaya başladılar. 23 yıllık şerefli bir mücadelenin hayırlı sonucunu gören Peygamberimiz (sas.), hicretin onuncu yılında yüz binden fazla Müslümanla birlikte Hacca gitti.

Peygamberimiz (sas.), Arafat’ta yaklaşık 124 bin Müslümana hitaben meşhur hutbesini okudu. Buna “Veda Hutbesi” denir. Bu hutbeden sonra şu anlamdaki ayeti kerime nazil oldu:

“Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve size Din olarak İslam’ı seçtim.”

Peygamber Efendimiz, ahiret yolculuğunun yaklaştığını ve bundan sonra hac edemeyeceğini anladığı için burada Müslümanlara veda etti. Bu sebeple, Peygamberimizin bu haccına “Veda Haccı” denilmiştir.

Peygamberimiz, Hac vazifesini tamamladıktan sonra beraberindeki Müslümanlarla birlikte Medine’ye döndü.

Veda hutbesinde, eşitlik ilkeleri bildirilmiş, gerçek anlamda huzur ve mutluluğun temelleri atılmıştır. O zaman, sesi uzaklara ulaştıracak hoparlör gibi bir alet olmadığından, Peygamberimizin söylediği her cümle, yüksek sesli Sahabiler tarafından tekrar ediliyor, bütün cemaate anında duyuruluyordu. Bu hutbe, insan hakları evrensel beyannamesinden çok önce, insan haklarını koruyucu önemli hükümler getirmiştir.

Peygamberimizin Tarihî Veda Hutbesinden Bazı Bölümler

Ey insanlar!

Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğim.

İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapklklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmaynz. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.

Ashabm! Kimin yannda bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldrlmştr, ayağmn altndadr. Lâkin borcunuzun asln vermek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğraynz. Allah’n emriyle faizcilik artk yasaktr. Cahiliyetten kalan bu çirkin âdetin her türlüsü ayağmn altndadr.

Ashabm! Cahiliyet devrinde güdülen kan davalar da tamamen kaldrlmştr.

İnsanlar! Bugün şeytan sizin şu topraklarnzda yeniden tesir ve hâkimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldrdğm şeyler dşnda, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanz bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da saknnz.

İnsanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız, onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların, aile yuvasını, sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir.

Müminler! Size iki emanet brakyorum ki onlara smsk sarldkça yolunuzu hiç şaşrmazsnz. O emanetler Allah Kitab Kur’an ve Onun Peygamberinin sünnetidir.

Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman Müslümann kardeşidir, böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasna helal değildir. Meğerki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.

Ashabm! Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakk vardr.

İnsanlar! Cenab Hak, her hak sahibine hakkn (Kur’an’da) vermiştir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur.

İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana Allah saygısı ölçüsünden başka bir üstünlüğü yoktur.

İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

“Allah’ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şehadet ederiz.” (Bunun üzerine Resuli Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu): Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab!