Telekinezi, parapsikolojinin kavramlarından biri olup, düşünce gücüyle birtakım nesneleri hareket ettirebilme gücü olarak ifade edilebilir. Ruhun bir faaliyeti olan düşünce gücünün yoğunlaştırılarak cisimlerin hareket ettirebileceği iddia edilmektedir. Bazı televizyon programlarında kendilerini sihirbaz veya medyum olarak tanımlayan kişilerin bu türden bazı gösteriler yaptıklarına şahit olmaktayız. Ruh ve düşünce gücünü kullandığını iddia eden bu insanların şovlarında, masalar veya sandalyeler havada uçuşabilmektedir.
İyi niyetli bir bakış açısıyla, inanan insanların samimi istek ve ihtiyaçlarının makbul dua hükmüne geçebileceği, enerjisini bir tek nesne üzerine yoğunlaştırabileceği ve Allah’ın onların dualarına karşılık vermesiyle isteklerinin gerçekleşebileceği, bunun bir lûtuf olabileceği düşünülse de, bu tarz bir hareketin gerçek olanını sahtesinden nasıl ayırt edebileceğimiz bilinmemektedir. Ayrıca dualara cevap vermek ve kabul etmek Allah’a ait olduğuna göre, bütün telekinezi olaylarında Allah’ın insanın dualarını, onun istediği şekilde kabul ettiğini düşünmek yalnızca iyimser bir yorum olarak görülebilir.
Televizyon gösterilerine de konu olan bu tarzdaki gösterilerin göz boyacılık/sihir olabilme ihtimali de kuvvetlidir. Yapılan pek çok sihirbazlık gösterisinin aslında bir göz yanılgısı olduğunu bilmekteyiz. Ayrıca bu tarzdaki gösterilerde cinlerden ve şeytanlardan yararlanılabilmesi de mümkündür. Dolayısıyla bu tarzdaki telekinezi olaylarının sihir dışında bir realiteye sahip olup olmadığını bilemiyoruz.
Sihir ve büyü türünden olmamak ve insanlarda mutlak ve yaratıcı bir güç bulunduğu zannına yol açmamak şartıyla, ruh ve düşünce gücüyle cisimleri hareket ettirme olayının İslâm’da yaratıcı inancıyla çelişen bir tarafı yoktur. Çünkü bu tarzdaki olayların mûcize tarzında tahakkuk ettiğini ve Kur’an’ın da bunları bize haber verdiğini görmekteyiz.
Daha önce temas ettiğimiz Belkıs’ın tahtının getirilmesi olayında, bu naklin göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleştiği ifade edilse de, bunun nasıl gerçekleştiği bilinmemektedir. Biz bunu bir mûcize veya keramet olarak değerlendirsek de, bu mûcizeler geleceğin keşiflerinin nihaî sınırlarını da çiziyor olabilir. Ancak bu olaylardan hareketle, bu faaliyeti gerçekleştiren insanları yüceltmek, ona olağanüstü bir güç ve kuvvet atfetmek, şirktir ve İslâm inancıyla çelişen bir durumdur.