Zevahir ne demek?
Arapça, çiçek kelimesinin çoğuludur. Kaşanî bunu şöyle tarif eder: Bu, tarikat bilgileridir. Çünkü o Hakk’a ulaştıran ilimlerin en şereflisi ve nurlusudur.
Arapça, çiçek kelimesinin çoğuludur. Kaşanî bunu şöyle tarif eder: Bu, tarikat bilgileridir. Çünkü o Hakk’a ulaştıran ilimlerin en şereflisi ve nurlusudur.
Arapça, fazlalıklar, fazla olanlar, ziyade olanlar anlamında çoğul bir kelime. Kalpteki nurlara zevâid denir. Bu, gaybe inanma ve yakînden fazla olan bir şeydir. İman ve yakîn arttıkça, haller, makamlar ve muamelattaki samimiyet ve doğruluk da fazlalaşır.
Arapça, lezzet ve tad anlamına gelen bir kelime. Manevî haz ve lezzet. Mânâdan duyulan lezzet. Vehbî olan zevke dayalı ilimler çeşitlidir: İçmek, kanmak, müşahede etmek, mükâşefe ve muhadara. Bunların hepsi, genel manada bilinen ilmin dilince ifade edilemeyen bir takım sırlar ve marifetlerdir. Zira, zevki bilgiler (aklın değil) kalbin etrafında oluşur. Bayezid Bistamî bu bilgi için, … Devamını oku
Arapça, zeytin demektir. Tefekkür gücü ile, kutsal nuru tutuşturabilme kabiliyetine sahif nefs.
Türkçe’de de aynı anlamda kullanılan bir kelime. Allah’ın gazab-rıza, ceza-af, kahr-lutf gibi celâl ve cemal sıfatları. Harraz “Allah’ı, iki zıddı birleştirerek tanıdım, Allah, zıdları birleştirdiği için O’na camiu’l-azdad veya mecmau’l-azdâd denir.
Arapça, gölge demektir. Kendisine mensup harici vücûdu olan nur ismi aracılığı ile ortaya çıkan madumlardan ibaret mümkinlerin aynlarının ta’ayyünlari (belirmesi) ile zuhur eden izafî vücûd. Nur, onun suretleriyle yokluğu (ademiyeti) nün karanlığını örter. Ve bu gölgenin nurla ortaya çıkmayı nedeniyle zili adını alır “Görmüyor musun Rabbini, gölgeyi nasıl uzatmış?” (Furkan/45) Bu ayette zıllî (gölgesel) varlığın … Devamını oku
Arapça, ilk gölge demektir, ilk akıl. Bu, Allah’ın nurundan ilk olarak ortaya çıkıp vahdet-i zâtiyye şuûnundan olan çokluk suretini ilk kabul eden ayndır.
Arapça, İlâhın gölgesi demektir. Va-hidiyet hazretini gerçekleştiren kâmil insan.