Ruhlar yaratılmış mıdır? İslam’da ruh var mı? Ölümden sonra ruhlara ne olur?

Ruhun Allah’ın emrinden olması sebebiyle onun ezelî oluşunu kabul eden bazı düşünceler varsa da, âlimlerin çoğunluğuna göre ruh yaratılmıştır. Dolayısıyla ruh, Allah’ın emir ve yaratmasıyla sonradan var edilmiş mevcuttur ve Cenâbı Hakk’ın ilâhî bir ikramıdır.6 Bu durumda ruh yaratıldığı için bir başlangıcı vardır, zira yaratılan her şeyin bir başlangıcı bulunmaktadır. Ruhun yaratılmış olduğu kabul edilse de, onun için mahlûk tabirini kullanmak tercih edilmemiştir.

Ruhun yaratılmış oluşu konusunda düşünceler fazla farklılaşmasa da, onun ne zaman yaratıldığı konusunda farklı düşünceler ortaya çıkmıştır. Birinci görüşe göre, ruhlar topluca insan bedeninden önce yaratılmış olup, zamanı geldiğinde bedenlere dağıtılmıştır. Ancak nassların yorumundan çıkan ve daha isabetli olan görüş ise, ruhların bedenlerle birlikte yaratılmış olup, ana rahminde cenin belli bir merhaleye geldikten sonra, melek tarafından cenine ruh üflenir ve böylece ruhu da bedenle birlikte yaratılmış olur.

Ruh yaratıldığı için başlangıcı vardır, fakat sonu yoktur yani ölümsüzdür. Çünkü ruh, diğer varlıklar gibi belirli sebeplere bağlı olarak doğan ve gelişen bir varlık değildir. Aksine Allah’ın ilim ve kudretiyle (emrinden) yaratılmış olup, onun izni ve yardımıyla ebedî kalacak bir özelliğe sahiptir. Ölen ve çürüyen yalnızca bizim maddî bedenimizdir. Bedenimiz, mürekkeptir yani birçok hücre ve molekülden oluşmuştur. Günü geldiğinde dağılıp parçalanır. Ruhumuz ise basittir, parçalardan oluşmamıştır. Bu sebeple ruh için ölme, çürüme ve bozulma söz konusu değildir.

Bir insanı insan yapan unsur, bedeniyle birlikte ruhudur. Dolayısıyla ruh, ölüm ile bedenden ayrılsa da varlığını sürdürecektir. Her nefsin ölümü tadacağını dile getiren8 âyetlerdeki “nefis” kelimesi ruh anlamında ele alınırsa, burada ölen bedendir; varlığını devam ettiren ve ölümü tadan ise ruhtur. Bu durumda ölüm de, ruhun bedenden ayrılması, yer değiştirmesi ve ebedî bir hayatın başlangıcı olmaktadır.

Benzer bir yaklaşımı savunan Gazzâlî, ruhun bedenden ayrılmasını, bedenin ruhun kontrolünden çıkması olarak yorumlar. Çünkü beden ve uzuvlar, ruhun kullandığı aletlerdir. Ruh, onlar vasıtasıyla işlemlerini yürütür; göz ile görür, kulak ile işitir, kalp ile eşyanın hakikatini bilir.10 Ruh, bedenin sultanı konumundadır, nuranî, şuurlu, diri ve hâricî bir vücut sahibidir. Sonradan yaratılmış olmakla birlikte ebedîdir. Basittir, birdir, bölünmez ve parçalanmaz. Bununla birlikte, âlimlerimiz ruhun varlığını kabul edip, ebedî olduğuna ilişkin kanaatlerini ifade etseler de bu ebedîliğin mahiyetini açıklayabilmek oldukça zordur.