Ruhsal, zihinsel ve psikolojik bir sıkıntıya düşen kimse tıbbî her türlü çareye başvurmalı, şifa vermesi için de Allah’a dua etmelidir. Peygamberimiz (s.a.s); kendisine getirilen bu tür sıkıntısı olan bir kimseye (mecnuna) şu ayetleri okumuştur.
Okunuşu: “Bismillâhi’rRahmâni’rRahîm.
Elhamdülillâhi Rabbi’l‘âlemîn.
ErRahmâni’rRahîm.
Mâliki yevmi’ddîn.
İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în.
İhdine’ssırâta’lmüstekîm.
Sırâtallezîne en’amte ‘aleyhim ğayri’lmeğdûbi ‘aleyhim ve le’ddâllîn.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Hamd, âlemlerin Rabbi, Allah’a mahsustur. Hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki. Rahmân, Rahîm, (Allah’ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna (ilet), gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”
Okunuşu: “Bismillâhi’rRahmâni’rRahîm.
Elif Lâm Mîm.
Zâlike’lkitâbü lâ raybe fîh.
Hüden lilmüttekîn.
Ellezîne yü’minûne bi’lğaybi ve yükîmûne’ssalâte ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn.
Vellezîne yü’minûne bimâ ünzile ileyke ve mâ ünzile min kablike ve bi’lâhıratihüm yûkınûn.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Elif lâm mîm. Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de
Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.”
Okunuşu: “Bismillâhi’rRahmâni’rRahîm.
Ve ilâhüküm ilâhün vâhid.
Lâ ilâhe illâ hüve’rRahmânü’rRahîm.
İnne fî halkı’ssemâvâti ve’lardı vahtilâfi’lleyli ve’nnehâri ve’lfülki’lletî tecrî fi’lbahri bimâ yenfe’u’nnâse ve mâ enzelellâhü mine’ssemâi min mâin feahyâ bihi’larda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min külli dâbbetin ve tasrîfi’rriyâhi ve’ssahâbi’lmüsahhari beyne’ssemâi ve’lardı leâyâtin likavmin ya’kılûn.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahman’dır, Rahim’dir. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”
Okunuşu: “Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’lhayyü’lkayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm.
Lehû mâ fi’ssemâvâti ve mâ fi’lard.
Men ze’llezî yeşfe’u ‘ındehû illâ biiznih.
Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm.
Ve lâ yuhîtûne bişey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâ’e, vesi’a kürsiyyühü’ssemâvâti ve’lard.
Ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’l‘aliyyü’l‘azîm.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına hâkim ve onları koruyup gözetendir). O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyupgözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.”
Okunuşu: “Lillâhi mâ fi’ssemâvâti vemâ fi’lard.
Ve in tübdû mâ fî enfüsiküm ev tuhfûhü yühâsibküm bihillâh.
Fe yağfiru limen yeşâ’ü ve yüazzibü men yeşâ’.
Vallâhü alâ külli şey’in kadîr.
Âmene’rrasûlü bimâ ünzile ileyhi min rabbihî ve’lmü’minûn.
Küllün âmene billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülih.
Lâ nüferriku beyne ehadin min rusülih.
Ve kâlu semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’lmasîr.
Lâ yükellifüllâhü nefsen illâ vüs’ahâ.
Lehâ mâ kesebet ve ‘aleyhâ mektesebet.
Rabbenâ lâ tü’âhiznâ in nesînâ ev ehta’nâ.
Rabbenâ velâ tahmil ‘aleynâ isran kemâ hameltehû ‘ale’llezîne min kablinâ.
Rabbenâ velâ tühammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih.
Va’fü ‘annâ. Vağfir lenâ.
Verhamnâ
Ente Mevlânâ.
Fensurnâ ‘ale’lkavmi’lkafirîn.”
Anlamı: “Göklerdeki her şey yerdeki her şey Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘O’nun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz’. Yine; ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır’ dediler.
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): ‘Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”
Okunuşu: “Şehidallâhü ennehû lâ ilâhe illâ hüve ve’lmelâiketü ve ulü’lılmi kâimen bi’lkıst.
Lâ ilâhe illâ hüve’lazîzü’lhakîm.”
Anlamı: “Allah, melekler ve ilim sahipleri, O’ndan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik etti. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Âli İmrân, 3/18)
Okunuşu: “İnne rabbekümüllâhüllezî haleka’ssemâvâti ve’larda fî sitteti eyyâmin sümmestevâ ‘ale’larşi yüğşi’lleyle’nnehâra yatlübühû hasîsen ve’şşemse ve’lkamera ve’nnücûme müsehharâtin bi emrih.
Elâ lehü’lhalku ve’lemru.
Tebârekallâhü rabbü’lâlemîn.”
Anlamı: “Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş üzerine (sınırsız kudret ve iktidar makamına) istiva eden (kurulan), geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.”
Okunuşu: “Fe teâla’llâhü’lmelikü’lhakku lâ ilâhe illâ hüve rabbü’larşi’lkerîm.”
Anlamı: “Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.” (Mü’minûn, 23/116)
Okunuşu: “Ve ennehû te’âlâ ceddü rabbinâ mettehaze sâhibeten velâ veledâ.”
Anlamı: “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.” (Cin, 72/3)
Okunuşu: “Sebbaha lillâhi mâ fi’ssemâvâti vemâ fi’lard.
Ve hüve’lazîzü’lhakîm.
Yâ eyyühellezîne âmenû lime tekûlûne mâ lâ tef’alûn.
Kebüra makten ‘ındallâhi en tekûlû mâ lâ tef’alûn.
İnnellâhe yühibbü’llezîne yükâtilûne fî sebîlihî saffen keennehüm bünyânün mersûs.
Ve iz kâle Mûsâ li kavmihî yâ kavmi lime tü’zûnenî ve kad ta’lemûne ennî rasûlüllâhi ileyküm.
Felemmâ zâğû ezâğallâhü kulûbehüm.
Vallâhü lâ yehdi’lkavme’lfâsikîn.
Ve iz kâle ‘Îsebnü Meryeme yâ Benî İsrâîle innî Rasûlüllâhi ileyküm müsaddikan limâ beyne yedeyye mine’ttevrâti ve mübeşşiran birasûlin ye’tî min ba’di’smühû Ahmed.
Felemmâ câehüm bi’lbeyyinâti kâlû hâzâ sihrun mübîn.
Ve men azlemü mimmeni’fterâ ‘ale’llâhi’lkezibe ve hüve yüd‘â ile’lİslâm.
Vallâhü lâ yehdi’lkavme’zzâlimîn.
Yürîdûne li yütfiû nûrallâhi bi efvâhihim vallâhü mütimmü nûrihî velev kerihe’lkâfirûn.
Hüvellezî ersele rasûlehû bi’lhüdâ ve dîni’lhakkı li yüzhirahû ‘ale’ddîni küllih.
Velev kerihe’lmüşrikûn.
Yâ eyyühellezine âmenû hel edüllüküm ‘alâ ticâretin tüncîküm min ‘azâbin elîm.”
Anlamı: “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ı tespih eder (yüceltir.) O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazaba sebeptir. Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.
Hani Musa kavmine, ‘Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz hâlde niçin bana eziyet ediyorsunuz?’ demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. Hani, Meryemoğlu İsa, ‘Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim’, demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, ‘Bu, apaçık bir sihirdir’, dediler. Kim, İslâm’a davet olunduğu hâlde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?”
(Saff, 61/110)
Okunuşu: “Hüvallâhüllezi lâ ilâhe illâ hû.
‘Âlimü’lğaybi ve’şşehâdeh.
Hüve’rrahmânü’rrahîm.
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû.
Elmelikü’lkuddûsü’sselâmü’lmü’minü’lmüheyminü’l‘azîzü’lcebbâru’lmütekebbir.
Sübhânellâhi ‘ammâ yüşrikûn.
Hüvallâhü’lhâliku’lbâriü’lmüsavviru lehü’lesmâü’l hüsnâ.
Yüsebbihu lehü mâ fi’ssemâvâti ve’lard.
Ve hüve’l‘azîzü’lhakîm.”
Anlamı: “O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, insan kavrayışına giren âlemi de bilendir. O, Rahman’dır, Rahim’dir. O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik ve iman veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran, büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O, Allah’tır, yaratandır, yoktan var edendir, şekil verendir. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder (yüceltir). O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Okunuşu: “Kul hüvallâhü ehad.
Allâhü’ssamed.
Lem yelid.
Velem yûled.
Velem yekün lehû küfüven ehad.”
Anlamı: “De ki: O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O’ndan çocuk olmamıştır. Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
Okunuşu: “Kul e’ûzü birabbi’lfelak.
Min şerri mâ halak.
Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
Ve min şerri’nneffâsâti fi’l‘ukad.
Ve min şerri hâsidin izâ hased.”
Anlamı: “De ki: Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
Okunuşu: “Kul eûzü birabbi’nnâs.
Meliki’nnâs.
İlâhi’nnâs.
Min şerri’lvesvâsi’lhannâs.
Ellezi yüvesvisü fi sudûri’nnâs.
Mine’lcinneti ve’nnâs.”
Anlamı: “De ki: Cinlerden ve insanlardan olup, insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.” (Nâs, 114/16)