Karaciğer son derece önemli ve vücudumuz için hayatî önemi olan bir organımızdır. Vücudumuzun merkez kimya laboratuarı gibidir. Karaciğer 24 saat çalışmazsa şahıs ölür. Bu kıymetli organımız, birçok hayatî faaliyetleri yanında bir diğer vazifesi de, vücut için zararlı olan bazı maddeleri tasfiye etmesi yani zehirsizleştirmesidir. Meselâ amonyak denilen ve vücudun normal faaliyetleri neticesi meydana gelen zehirli madde, karaciğerde zararsız hale getirilir. Oruç halinde karaciğerin yükü azalacağı için, adeta karaciğer hücreleri zehirsizleştirme hadiselerine fırsat bulmakta, vücudu toksik yani zehirli maddelerden temizleme imkânı artmış olmaktadır.
Protein dediğimiz daha çok et türü gıdaların temel parçaları amino asitlerdir. Amino asitler esas olarak karaciğerde parçalanır. Parçalanan amino asitlerden açığa çıkan amonyak denilen madde vücut için toksik yani zehirlidir. Belli miktarın üstünde kanda bulunması halinde, hücrelere, bilhassa beyin hücrelerine zarar verir. İşte zehirli madde diyebileceğimiz amonyak karaciğer hücrelerinde üreye değiştirilir. Üre amonyağa göre daha az toksiktir ve böbreklerden atılır. Siroz gibi müzmin karaciğer hastalıklarında, karaciğer hücreleri layikiyle vazifelerini yapamadıklarından dolayı, ürenin teşekkülü azalır. Kanda amonyak artar ve amonyak zehirlenmesi olur.
Normal, sıhhatli olan şahıslar oruç tutarken, karaciğere, sindirim neticesi düşen iş azalacağından, karaciğerde zehirsizleştirme hadisesine daha fazla imkân hasıl olmuş olur. Vücut, şahıs oruçlu iken maddî olarak ta temizlenmiş olmaktadır.
Bütün ilaçların ve zararlı maddelerin tasfiyesi, zehirsiz hale getirilmesi (detoksifikasyon), karaciğer hücrelerinde mümkün olur. Kan hücrelerinden olan alyuvarların yıkım mahsulü olan ve fazlalığı bilhassa merkezî sinir sistemi hücrelerine zararlı olan bilirübin de karaciğerde tasfiye edilir.
Vücutta az miktarları dahi son derece müessir olan ve hormon diye adlandırılan kimyevî maddelerin çoğunun yıkım yeri, gene karaciğer hücreleridir. Oruç esnasında adeta rahatlayan karaciğerimiz, bütün bu temizleme hadiseleri için fırsat bulmaktadır.
Bütün bunlardan başka, karaciğerde bulunan Kupffer hücreleri denilen bir grup hücre, vücutta, bilhassa kandaki yaşlı alyuvarları, yani kanın kırmızı kürelerinin yaşlanmış olanlarını; ölmüş ve parçalanmış alyuvarların parçalarını fagosite eder, yani adeta bu ölü hücre artıklarını yutar, yer, kanı ve bir manâda vücudu tasfiye eder, temizler.
Oruç esnasında karaciğerin yükü azaldığı için, ölü ve ölmekte olan hücrelerin tasfiye işi kolaylaşır ve hızlanır. Allah’ın emri olan orucun tutulması ile, insan vücudu, eskiyen hücrelerin temizlenmesi, onların yerine yeni hücrelerin gelmesi ile adeta gençleşmektedir. Hz. Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz, bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır; “Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtı da oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır.” Zekâtın lügat manâsı, temizlenme, taharet, artma, ziyadeleşmedir. Gerçekten de oruç tutarken, vücut manen olduğu kadar maddî manâda da temizlenmektedir. Hz. Resûlullah’ın beliğ olan ifadesinin bir manâsını tasdik etmektedir.