Duyularımız ve aklımız ile ulaşamayacağımız, geçmişe ve geleceğe ait hepimizin merak ettiği bilgiler vardır. İnsanların ilmi ile ulaşamayacağı bu bilgiler, Kur’anı Kerim’de “gayb” olarak ifade edilir. Gayba ait bilgiler yalnız “Allah’ın bildiği” ve “Allah’ın bilinmesine izin verdikleri tarafından bilinen” olmak üzere ikiye ayrılır. Sadece Allah’ın bildiği kısım “mutlak gayb” olarak tanımlanır. Müminlerin en büyük özelliği de bu bilgilere iman etmeleridir. İnsan, melek, cin veya herhangi bir varlığın bu bilgilere ulaşması mümkün değildir.
İnsanlar için gayb olan ve Allah’ın katında gizlediği her bilgi melekler ve cinler için de gaybdır. Fakat melekler ve cinler yaratılış olarak insanlardan farklı varlıklardır. Fizik ötesi varlık olmaları, daha hızlı hareket etmeleri ve daha uzun yaşamaları, insanların sahip olmadığı bilgilere ulaşabilme imkânı sağlayabilir. Bu özelliklerine rağmen onların da gaybi bilgilere Allah’ın izni dışında ulaşmalarının mümkün olmadığını Kur’an ayetlerinden öğrenmekteyiz. Kur’an’da Allah’ın “bir halife yaratacağım” sözü üzerine, meleklerin “Adem neslinin yeryüzünde kan dökeceğine dair öngörüleri”, meleklerin insanların bilmediği hususlar hakkında bilgi sahibi olduğunu ima eden ayetlerdendir. Fakat bu bilgilerinin mutlak ve sınırsız olmadığı Bakara suresi 32. ayette meleklerin kendi dillerinden ifade edilir: “(Rabbimiz) Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz. Senin öğrettiklerinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.” Bu itiraf bize, meleklerin Allah’ın izin verdiği dışında başka bir bilgiye vakıf olmadıklarını gösterir.
İslam âlimlerine göre cinler de mutlak gaybı bilmezler. Fakat uzun süre yaşadıkları ve meleklerden haber sızdırabildikleri için insanların bilemediği bazı hususlara vâkıf olmaları mümkündür. Kur’an’da Cin suresi 89. ayetlerde, daha önce cinlerin gökten bilgi aldıkları ama artık engellendikleri anlatılır. Sebe’ suresindede ağır işçi olarak çalışan cinlerin Hz. Süleyman’ın öldüğünü fark edememeleri, gaybı bilmedikleri vurgusu ile ifade edilir.