Türrehat ne demek?
Arapça, saçma sözler, batıl boş şeyler demektir. Sûfiyyenin cezbede boğulmuş olanlarının, bulundukları hale mağlub bulunmaları sebebiyle, dışı şeriata aykırı gibi görünen ifadelerine türrehat (veya sümüklü tasavvuf) denir.
Tasavvuf Terimleri
Arapça, saçma sözler, batıl boş şeyler demektir. Sûfiyyenin cezbede boğulmuş olanlarının, bulundukları hale mağlub bulunmaları sebebiyle, dışı şeriata aykırı gibi görünen ifadelerine türrehat (veya sümüklü tasavvuf) denir.
Arapça, kulluk anlamındadır. Ubûde; Allah’ı sevmek, O’ndan utanmak, korkmak ve O’nu yüceltmek üzere kulluk yapmaya denir. Ubûde, ubûdiyyetten daha üstündür. Aynı şekilde ubudiyet de ibâdetten üstündür. İbadetin, mahalli beden olup emri yerine getirmekle ortaya çıkar. Ubûdiyyetin mahalli ise, ruhtur, hükme rıza gösterme şeklinde olur. Ubude’nin mahalli de sırdır. Hz. Ebu Bekir, Allah’ı ta’zim ve yüceltmek … Devamını oku
Arapça, kulluk demektir. Seyyid Şerif Cürcânî bu terimi, ahidlere vefalı olmak, İslâm’ın çizdiği sınırları muhafaza etmek, mevcud olana razı olmak, elden çıkana da sabretmektir, şeklinde tanımlar. Yine bir tarife göre üç türlü ubûdiyyet söz konusudur: 1) Nefsin nevasına uymaktan sakınmak, 2) Nefsi, te-mennîlerle oyalanma’dan kurtarmak, 3) Rabbisinin emrine boyun eğmek. Ubudiyetin nihayetinin hürriyet olduğu kaydedilir. … Devamını oku
Havassa (seçkin kişilere) mahsus kulluk anlamında Arapça bir ibare. Sülük yolunda, nefislerinde niyyetin doğruluğunu gören kişilerin kulluğu.
Havassü’l-Havas grubuna mensup olanların kulluğu anlamında Arapça bir ibare. Bunlar Ehadiyyetü’l-Cem ve fark makamında ibâdet ederler. Bu gruba mensup olanlar, ibadetlerinde nefislerini onunla kâim kılarak bulanlardır. Onlar Allah’a bu şekilde, fark ve ehadiyyetü’l-cem makamında kulluk yaparlar.
Kendini beğenmeyi ifade eden Arapça bir kelime. Cürcânî bu terimi, kişinin hak kazanmadığı bir rütbeyi hak kazanmış gibi düşünmesidir, diye tanımlar. Yine, onun bir başka tanımlaması da şu şekildedir: Ucüb, nefsin gizli bir sebepten ötürü değişip, her zamanki hâlinden sıyrılıp uzaklaşmasıdır. Kendini beğenmek, bir nefis hastalığıdır. Kul, sahip olduğu bazı şeyleri göz önünde tutmak suretiyle, … Devamını oku
Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Musa b. Uceylî ez-Zuvalî el-Yemânî (ö. 690/1291 )’e dayandırılan bir tasavvuf okulu. Kadiriyye’nin kollarından biridir.
Arapça, apaçık ufuk demektir. Tasavvufta kalp makamının sonuna, ufk-ı mübîn denir. Bu kelime lügatta ufk veya ufuk olarak tesbit edilmiş olup, çoğulu âfâk gelir.
Farsça, ism-i mef’ûl, düşmüş anlamına gelir. Halin ortaya çıkması durumunda, gereği gibi kulluk yapılamamasına uftâde denir. İlâhî celâlin tecellîsi. Kadrini üftâdenin anlar mı canan olmayan, Kıymetin bilmez kulun dünyada, sultan olmayan. Mehdî
Arapça, yerle göğün birleşik olarak görüldüğü yere denir. Cürcanî, ruh makamının nihayetine ufuk-ı a’lâ der. Bu, Vâhidiyyet hazreti ve ulûhiyyet hazretidir.