Şüşteriyye nedir?
Ebu’l-Hasen Ali b. Abdil-lahi’ş-Şüşteri’n-Nimeyrî (ö. 668/1269)’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu.
Tasavvuf Terimleri
Ebu’l-Hasen Ali b. Abdil-lahi’ş-Şüşteri’n-Nimeyrî (ö. 668/1269)’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu.
Farsça, düzensiz, acılı, tatlılı, deve gibi anlamlar ifade eden bir kelime. İnsaniyet.
Arapça, yemek demektir. Tasavvuf! edepler arasında az yemek önem taşır. Cüneyd- i Bağdadî, Allah’ın rahmetinin, sûfîlerin üzerine üç yerde indiğini söyler ki bunlar: Yemek yedikleri zaman; onlar yemeği ancak yeterince yerler. Aralarında ilim müzakeresi yaparken; sûfîler sadece evliyanın hallerini anlatırlar. Sema yaptıklarında; onlar, ancak hakkan işitirler. Sûfiler çok acıkmadıkça yemezler, yediklerinde de ölçüye dikkat ederler. … Devamını oku
Arapça, ta’n dürtmek demektir. Kınamak ve aleyhde bulunmayı da ifade eder. Ta’n eden bizden, ettiren ise bizden değil: Bu, taş atan bizden, attıran bizden değil anlamında da kullanılır. Bu söz, tasavvuf yoluna giren kişinin, bağlı bulunduğu yola tenkit getirecek davranışlarda bulunmaktan sakınması, ölçülü olması ve dikkatli konuşması gerektiğini bildirir. Bu konuda Kur’an’da da şu mealde … Devamını oku
Arapça, itaat, muvafakat, emre boyun eğme gibi anlamları ihtiva eden bir kelime. Seyyid Şerif tâatı, bir emre isteyerek muvafakat etme, şeklinde tanımlar. Tâat ona ve Mu’tezile’ye göre, Allah’tan başkası için caiz olup, bu, irâdenin muvafakatidir (Emrin değil). Sülemî, tâatın nedenini, cehennem korkusu, cennet ümidi ve Allah’ın rızasına bağlar. İbadete verilen mânâlardan biri de tâattir. Allah’ın … Devamını oku
Arapça belirme, anlamında bir kelime. Vahdet-i vücuddaki zattan ilk ortaya çıkan, beliren varlık mertebesine, ta’ayyün-i evvel (ilk belirme); ikinci varlık mertebesine de ta’ayyün-i sânî (ikinci belirme) denir. Ta’ayyünler cüz’î ve küllî olmak üzere iki türlüdür.
Tabiat, mizaç anlamlarında Arapça bir kelime. Her şahsın hakkında, kendisiyle ilmin öne geçtiği şeye tab denir.
Mertebe, menzile hal anlamlarını içeren Arapça bir kelime. Şeyhlerle buluşma, onlardan tasavvuf eğitimi alma ve aynı yaşta olanların oluşturduğu cemaate tabaka denir.
Arapça, tabakalar, mertebeler anlamında çoğul bir kelime. Biyografileri, toplu olarak ihtiva eden kitaplar.
Tabiat, seciye, karakter anlamlarında Arapça bir kelime. Cürcanî bunu, “cisimlere sirayet eden bir kuvvet olup, cisim onunla tabiî olgunluğuna ulaşır” diye tanımlamıştır.