Şitab ne demek?
Farsça, acele etmeyi ifade eden bir kelime. Makamlardaki marifet ve inceliklerin farkına varmadan gerçekleşen seyr. Bu seyr, bazen cezbenin etkisi ile, bazen de salikin amel ve ibadet etmesi, riyazet ve tasfiye ile meydana gelir.
Tasavvuf Terimleri
Farsça, acele etmeyi ifade eden bir kelime. Makamlardaki marifet ve inceliklerin farkına varmadan gerçekleşen seyr. Bu seyr, bazen cezbenin etkisi ile, bazen de salikin amel ve ibadet etmesi, riyazet ve tasfiye ile meydana gelir.
Farsça, güzellerin insanların hoşuna giden üslubu, tavrını ifade eden bir kelime. Cemal ve Celal tecellileri, arada bir ortaya çıkan hafif cezbe.
Arapça, ün sahibi olmayı ifade eden bir kelime. Makam sahibi olma ve riyaset tutkusu. Tasavvuf yolunun önde gelenleri, bir insanın nefsinden en zor, en son çıkan hastalığın, riyaset olduğunu kaydetmişlerdir. Riyasetin, rüyaların sembolik dilindeki ifadesinin tilki olarak ortaya çıktığı kaydedilir.
Makam, mal, mülk, pek çok kişinin düşmanlığını cezbeder. Tasavvuf erbabına göre, keşif, keramet ve ledün bilgisiyle tanınmak da, sıkıntılı bir şöhrettir. Zira kişiye bir tür benlik verir, etrafta toplanan insanlardan huzuru kaçar.
Ahmediyye’nin kollarından olup Şemsuddin Muhammed b. Muhammed b. Şuayb b. Ahmed Ali el-Hicazî eş-Şuaybî (ö. 1040/1630) tarafıhndan kurulmuştur.
Neşeli, cilveli vs. gibi anlamları olan Farsça bir kelime, ilâhî cezbe, İlâhî tecelli.
Arapça, görmek, müşahede etmek demektir. Kaşanî şuhudu; Hakk’ı, Hak vasıtasıyla görmektir, diye tanımlar. Zıddı gaybettir. Ve bu gaybet, nefsin nazlarından uzaklaşıp görmemek anlamındadır.
Arapça, mücmelde, ayrılmış olanın görülmesi demektir. Zat-ı Ehadiyyette çokluğu görmek.
Ayrılanda, mücmeli görmek anlamında Arapça bir ifade, Mufassal (çok) da mücmel (tek)’i görme.