Reslaniyye nedir?
Şeyh Reslân b. Yakub b. Abdurrahmân b. Abdullah el-Câberî (ö. 695/1296) tarafından kurulmuş, Ukayliyye’nin kolu bir tasavvuf okulu.
Tasavvuf Terimleri
Şeyh Reslân b. Yakub b. Abdurrahmân b. Abdullah el-Câberî (ö. 695/1296) tarafından kurulmuş, Ukayliyye’nin kolu bir tasavvuf okulu.
Arapça bir şeyin izi, örf ve alâmet gibi manalara gelir. Ezelde nasıl cereyan etmişse ebedde de aynı şekilde cereyan eden nitelik. Zira mahlukat ve sıfatları, tamamen Allah’ın takdiriyledir.
Arapça, bitişik olmak demektir. Zuhur bulmamış Hazret-i Vahidiyye nisbetlerine ıtlak olunur. Bu, ağacın çekirdekte özet olarak bulunduğu gibi, zât-ı ehadiyyette tafsillerin gizlenmiş hakikatlar halinde özet olarak bulunuşudur.
Arapça, lutufla davranmak, birine yardım etmek vs. gibi anlamları olan bir kelime. Müridin hali rıfkdır. Sufiyye yoluna girenlerin yolu budur. Son dönem büyük sufilerinden Mahmud Sami Efendinin (k) dediği gibi, insanlara yumuşak muamele etmek, onlardan incinmemek, onları incitmemek, kalb-i selim alâmetidir.
Arapça, razı olmak, memnun olmak demektir. Kalbin, hükmün akışı altında sükunet halinde bulunması. Dekkâk; rıza, belayı hissetmemektir, der. Genelde rıza, hüküm ve kazaya itirazda bulunmamayı ifade eder. Rızanın şartı, kaza (olay vuku bulduk) dan sonra olmasıdır. Eğer önce olursa, ona rıza’ya azmetmek denir. Muhsinlerin Allah’tan razı olması, kaza iledir. Ancak bazı durumlarda, kazaya rıza gerekmez. … Devamını oku
Arapça, bağ, bend, birşeyi bağlayacak ip vs. gibi anlamları ihtiva eden bir kelime. Eskiden hudut boylarında, devletin sınırlarını korumak, ölü araziyi diriltmek, emniyet sağlamak gibi görevleri ifa etmek üzere kurulan tekke ve zaviyelere ribât adı verilirdi. Bu tekkelerde oturan dervişlere de, murâbıt denirdi. Savaşçı niteliğe sahip bu dervişler, bir zamanlar Afrika’nın Kuzey’inde “Murabitun” devleti kurmuşlardı. … Devamını oku
Evliya hiyerarşisinde bir yeri olan bu grub, ömürlerini dua, zili u zaruret, tevazu, meskenet ve recâ ile geçirirler. Yani dua erleridirler.
Arapça, ilâhî erler, Rabbani erler, Allah adamları anlamlarına gelen bir tamlama. Manevî kuvvet sahibi veliler için kullanılır. Güçlü dualarıyla, ümmet-i Muhammed (s)’in yardımına koşarlar. Bunlar, Muhyiddin İbn Arabi Hazretlerinin de ifâde ettiği gibi kalpleri semavî, halleri ruhanî olduğu için, yeryüzünde bunların durumlarını bilip anlayacak, çok az insan vardır. Bunlar, sayısı dört olan “Evtad” a yardımcı … Devamını oku
Arapça, esfel altı erler, demektir. Her asırda levh, kalem, arş, kürsi, yedi gök sayısınca toplam onbir kamil er. Bunların gıdaları nefes-i Rahmanî yani manevî hayat sebebi olan Rabbanî nefha (soluk) dır.
Arapça, Allah adamları demektir. Bunlara gayb erleri veya gayb erenleri denir. Bu muhterem zevat, Rabbanî bir ağırbaşlılık ve huşu ile temayüz etmiş, Rahmanî tecelliler altında yenik düşmüş oldukları için, yüksek sesle konuşmazlar. Hakk’ın gayri, bunları; bunlar da, Hakk’ın gayrisini bilmezler. Allah’ın fayda sağlayan kelimelerini ve isimlerini kendilerinde topladıkları için, bunlardan şer’an istimdat caiz ve bu … Devamını oku