Kibir yani kendini beğenerek büyüklenmek ve kendini başkalarından üstün tutmak şeytani bir özelliktir. İblis de Allah’ın emrine rağmen Hz. Âdem’e secde etmemiş, kendisinin ondan üstün olduğunu söyleyerek kibirlenmiş ve bu isyanı sebebiyle Allah katından kovulmuştur (7/12). İnananlar ise tevazu sahibi yani alçakgönüllü ve büyüklenmekten uzaktırlar. Her ne nimet ve imkâna sahip olurlarsa olsunlar sahip oldukları sebebiyle kendilerini diğer insanlardan üstün görmezler. Şüphesiz yüce Allah imtihanı gereği insanların bir kısmını diğer bir kısmından dereceler bakımından üstün kılmıştır (43/32). Bazı üstün özellikleri sebebiyle kibirlenen kişiler ise farkında olmadan amansız bir hastalığın pençesine yakalanmışlardır. Kibir, insanı içten içe yiyip bitiren sinsi bir hastalık gibidir. Elde ettiği başarıları kendine mal eden, sahip olduğu tüm nimet ve imkânların kabiliyetlerinden kaynaklandığını zanneden, sürekli olarak kendini övüp durarak her konuda kendini diğer insanlardan üstün gören ve bir anlamda tüm dünyanın kendisi için yaratıldığı düşüncesiyle züccaciye dükkânına giren fil misali etrafını yıkıp döken insanlar, sahip oldukları kibirlerinin gözlerini kör etmesi sebebiyle farkında olmasalar da son derece aşağılık söz ve eylemler sergilerler. Bu noktada kula düşen sahip olduğu üstünlükler sebebiyle büyüklenmek değil bu üstünlüğün yüce Allah’ın bir lütfu olduğunu bilerek şükretmek, tevazu içinde olmak ve sahip olduğu üstünlükleri Allah yolunda hayırlı işler için kullanmaktır. Bununla beraber hiç şüphesiz asıl önemli olan bu dünya hayatındaki üstünlük değil âhiret yurdundaki üstünlüktür. Bu üstünlüğü sağlayacak olan ise insanların Allah’a olan yakınlık ve bağlılıkları yani takvalarıdır.
Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurulakurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez.
Lokman Suresi Ayet 18