İtikâf, niyet ederek bir camide durmak demektir. Ramazan’ın son on gününde itikâf, kifaye olarak sünneti müekkededir. Cemaatten biri itikâfa girince bu görev diğerlerinden düşmüş olur.
İtikâfın şartları, niyet etmek, oruçlu olmak, itikâfı beş vakit cemaatle namaz kılınan camide yapmak ve kadının ayhali ve lohusa hâlinde olmamasıdır. Kadın, camide değil, evinde namaz kıldığı odada itikâf yapar.
İtikâfın Adabı
- Camilerin en çok cemaati olanında ve Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmek.
- İtikâf esnasında boş şeyler konuşmamak; Kur’an, hadisi şerif ve peygamberlerin hayatına ait kitaplar okumak.
- Temiz elbise giymek, güzel koku sürünmek.
İtikâfa giren kimse camide yer, içer, uyur ve lazım olan şeyleri camide alır. Bunlar için dışarı çıkarsa itikâfı bozulur.
Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli ise gusül yapmak gibi tabii ihtiyaçları için camiden dışarı çıkar. Cuma namazı aynı yerde değil de başka yerde kılınıyorsa, cuma için bulunduğu yerden çıkıp oraya gidebilir. Cenaze namazı için dışarı çıkamaz.
Kendisine ve malına bir zarar geleceği korkusu ile ve zorla camiden çıkarılması durumunda başka bir camiye geçmek üzere camiden çıkabilir.
Bu zorunlu hâller dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur. İtikâfta olan kimsenin eşi ile cinsel ilişkide bulunması itikâfı bozduğu gibi dokunmak ve öpmekle bir boşalma olursa yine bozulur. İhtilam olmak (uyku hâlinde cünüplük meydana gelmesi) itikâfı bozmaz.
İhlas ile itikâf yapan mümin, bir süre dünya işlerinden ayrılarak Allah’a yönelir. Düşmanı olan şeytanın şerrinden en sağlam kaleye sığınmış, Allah’ın evi olan camide onun sonsuz rahmetine iltica etmiş olur. Bu durumda olan bir mümin, Allah’ın evinde onun misafiridir. Ev sahibine layık olan da misafirine ikramda bulunmaktır. Peygamber Efendimiz, vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on günü itikâfa devam etmişlerdir.