İlahi sıfat ne demek? Allah’ın ilahi sıfatları neler? Kuran’da ilahi sıfatlar nedir?

Sıfat, Allah’ın zatına nispet edilen mâna ve kavram demektir. Bu nevi kavramlar müspet cümlelerle olduğu gibi menfi cümlelerle de ifade edilebilir. Biz, herhangi bir nesne veya olayı anlatmak, nitelendirmek istediğimizde “Şöyle şöyledir.” tarzında olumlu cümleler kullanabildiğimiz gibi “Şöyle şöyle değildir.” şeklinde olumsuz cümleler de kurabiliriz. “Kemal” ifade eden kavramları Allah’a nispet etmek olumlu cümle; “noksan” ifade eden kavramları O’ndan uzaklaştırmak için de olumsuz cümle kurmak icap eder: “Allah bilendir, gücü yetendir.” ve “Allah kimseye muhtaç değildir, doğurmamıştır, doğurulmamıştır.” gibi. Birinci örnekte Allah’ın ne olduğu anlatılmak istenmekte, bunun için olumlu cümleler kurularak O’na “bilicilik” ve “kudret” kavramları izâfe edilmektedir. İkinci cümlede ise O’nun ne olmadığı anlatılmak istenmekte, bunun için de olumsuz cümleler kurularak “muhtaç olmak, evlâdı olmak, anne babası olmak” mânaları ondan uzaklaştırılmaktadır. Birinci ameliyeye tavsif (vasıflandırmak, nitelendirmek), ikincisine de tenzih (uzaklaştırmak, yüceltmek) denilir.

Allah’ın ne olmadığını anlatan sıfatlara selbî veya tenzihî sıfatlar denilmiştir. Selb de tenzih gibi “yok etmek, nefyetmek, uzaklaştırmak” demektir. Ulûhiyyet makamına yakışmayan, eksiklik, acz, kemalsizlik ifade eden bütün sıfatlar, mâna ve mefhumlar bu gruba girer. Allah’ın ne olduğunu anlatan sıfatlara da sübûtî sıfatlar, zatî sıfatlar denilmiştir. Bunlar var olan, mevcut olan (sübût bulan) ve Allah’ın zatından ayrılmayan mânalardır. Bir de fiilî sıfatlar vardır ki kâinatın yaratılışını ve idare edilişini ifade eder. Eksiklik ve acz ifade eden selbî sıfatları olumlu cümlelere çevirip Cenâb-ı Hakk’a nispet etmek mümkün olmadığı gibi zatî sıfatları ondan nefyetmek yani bu sıfatların zıtlarıyla onu vasıflandırmak da câiz değildir. Fiilî sıfatlara gelince, Mâtürîdîler’e göre bunların da asılları (yaratmak, rızıklandırmak, yaşatmak…) zatî sıfatlar gibidir, ancak yaratılmışlara yönelik tecellileri müspet olarak da menfî olarak da Allah’a nispet edilebilir: “Filânı yaşattı, filânı yaşatmadı.” gibi.