Hz. Musa ile Hz. Hârûn’un babası olan İmrân’ın hanımı hamile kalınca, “Rabbim! Karnımdakini sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et, şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilesin” (Âli İmrân, 3/35) diye dua eder, çocuğu doğunca “Meryem” adını verir. Meryem’in teyzesinin kocası ve İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olan Zekeriyya (a.s.), Allah’ın emri ile Beyti Makdis’te çocuğun bakımını üstlenir. Zekeriyya, çocuğun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulur. “Meryem, bu sana nereden geldi?” diye sorar. Daha sonra babasız olarak Hz. İsa’yı dünyaya getirecek olan Meryem de “Bu, Allah katından” diye cevap verir. Zekeriyya, burada Allah’a şöyle dua eder:
Okunuşu: “Rabbi heblî min ledünke zürriyyeten tayyibeten inneke semî’u’ddü’âi.”
Anlamı: “Ey Rabbim! Bana katından temiz bir soy ihsan eyle, şüphesiz sen duayı işitensin!” (Âli İmrân, 3/38)
Okunuşu: “Rabbi lâ tezarnî ferden ve ente hayru’lvârisîn.”
Anlamı: “Rabbim! Beni yalnız başıma bırakma (bana bir çocuk ver), Sen varislerin en hayırlısısın.”
Yüce Allah, Zekeriya (a.s.)’nın duasını kabul eder ve kendisine yaşlı olmasına rağmen Yahya’yı ihsan eder. (bk. Âli İmrân, 3/39–41; Enbiyâ, 21/90)