Huneyn Savaşı’nda Kadınlar! Huneyn Savaşına Katılan Kadın Sahabeler Kimler? Huneyn Savaşı’nda Kadınların Rolü Nedir?

Ümmü Umâre, Hz. Peygamber’e biat etmiş, Uhud, Hudeybiye, Hayber, ve ve Yemâme savaşlarıyla Hudeybiye Antlaşması’na ve Kaza Umresi’ne katılmıştır. Ümmü Umâre’den nakledilen bir rivayette Huneyn Savaşı’na kendisiyle beraber beş kadının katıldığını söylemesine rağmen Ümmü Süleym, Ümmü’lHâris, Ümmü Selît olmak üzere toplamda sadece üç kadının ismini zikretmiştir. Ümmü Umâre kendisinden nakledilen başka bir rivayette “Müslümanlar her tarafta bozguna uğradıkları zaman, benim elimde keskin bir kılıç vardı” der. Uhud Savaşı’nda olduğu gibi orduyla beraber Huneyn’de cesurca çarpışmıştır. Yine başka bir rivayette Huneyn’de olanları Ümmü Umâre şöyle anlatır: “Ben, boz bir devenin üzerinde olan Hevâzinliye bakıyordum; yanında bir sancak vardı ve devesini Müslümanların izinde sürüyordu. Ona saldırıp devesinin arka ayaklarına bir darbe vurdum. Devesi oldukça yüksekti. Deve hemen arkasının üzerine düştü; ben de başına üşüştüm. Hareketsiz bırakana kadar adama durmadan vurdum. Sonra ona ait kılıcı aldım. Devesinin hırıltısı duyuluyordu. Deve bir karnı üzerine bir sırtı üzerine dönüyordu. Hz. Peygamber’in elinde yalın kılıç olduğu halde ayakta duruyordu. Kılıcın kınını atmış ve “Ey Bakara Sûresi’nin ashâbı!” diye çağrıda bulunuyordu.”364 Rivayetlere göre Huneyn günü erkeklerin korkudan kaçmaya çalıştığı bir ortamda Ümmü Umâre, Uhud Savaşı’nda olduğu gibi Hz. Peygamber’in yanında yer almış ve onunla birlikte cesurca savaşmıştır.

Ümmü Süleym bint Milhân, Huneyn Savaşı’na hamile olmasına rağmen eşi Ebû Talha ile birlikte katılmış ve yararlı işler yapmıştır. Hamilelik hem anne hem bebek için oldukça önemli bir süreç olup bu süreç de hanımlarda fizyolojik, biyolojik ve ruhen birçok değişim yaşanır. Mide rahatsızlıkları, halsizlik, yorgunluk gibi birçok sorunun yaşandığı bu dönemde hamile olarak savaşa katılan hanım sahâbîlerin durumu sahip oldukları ve onlar dışında az sayıda kişide bulunan bilgi ve tecrübe ile açıklanabilir. Hamile olarak savaşa katılan Ümmü Süleym’e müşrikler yaklaştığında onların karınlarını deşeceğini söylediği bir hançeri belindeki bir bez parçasına bağlayıp savaşa katılmıştır. Aynı zamanda cesur biri olan Ümmü Süleym savaş yolculuğunda Ebû Talha’ya ait olan devenin kendisine sorun çıkaracağından endişelenmiş ve elini devenin burun halkasına koyarak onu zapt etmiştir. Aynı zamanda Ümmü Süleym, erkeklerin savaşın en zorlu anında geri çekilmek istediğini görünce Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Resûlü! Müslüman olduktan sonra kaçıp seni perişan bir durumda bırakan bu adamları gördün mü? Allah sana fırsat verirse bu adamları affetme! Bu müşrikleri öldürdüğün gibi onları da öldür!” diyordu. Hz. Peygamber ise ona: “Ey Ümmü Süleym! Allah bana kâfidir. Allah’ın affı daha geniştir.” demiştir.366 Hamile olmasına rağmen bu zorlu savaşa katılması, onun tecrübelerinin fazla ve ordunun ihtiyaç duyacağı bilgilere sahip olmasıyla açıklanabilir.

Birçok kaynakta ismi geçmeyen Ümmü Harâm’ın da kardeşi Ümmü Süleym ile beraber Huneyn Savaşı’na katıldığı rivayet edilmiştir. Fakat hakkında ayrıntılı bilgi mevcut değildir.

Ümmü Selît’in Uhud Savaşı’na, Hayber’in Fethi’ne, Kurayza Kuşatması’na katıldığı gibi Huneyn Savaşı’nda da yer aldığı bilinmektedir. Savaşın tam ortasında erkeklerin kaçıştıklarına şahit olan Ümmü Selît, “Savaştan kaçmak size yakışmaz.” diyerek onları savaşa teşvik ediyor bir yandan da diğer üç kadın gibi savaşmaktan çekinmiyordu.

Ümmü Eymen, Huneyn Savaşı’na katılmış ve askerlere şöyle seslenmiştir: “Allah konumunuzu güçlendirsin.” Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurmuştur: “Sus, ey Ümmü Eymen! Sen, dili çok sürçen birisin.” Ümmü Eymen, diğer hanım sahâbîlerle beraber Huneyn’e katılıp erkekleri cesaretlendirmeye çalışmış fakat Ümmü Eymen’in peltek “se”leri sîn gibi telaffuz etmesi sebebiyle yanlış anlaşılmış ve hatası karşısında uyarılmıştır.370 Bunun yanında hangi görev ile savaşta yer aldığı bilinmemektedir.

Ümmü’lHâris bint Nu’mân b. Hansâ b. Sinân Hazrec kabilesinden Müslüman olup Hz. Peygamber’e biat etmiş371 ve onunla beraber Huneyn’e katılmıştır. Ümmü Umâre’nin naklettiği rivayete göre Hz. Peygamber’i korumak için savaşta bulunmuş, askerleri savaşa teşvik edip cesurca savaşmıştır. Ümmü’lHâris’in sağlık alanında da bilgi sahibi olup savaş boyunca yaralıları tedavi ettiği bilinmektedir.373 Ümmü’lHâris bir rivayette şöyle nakleder: “Hevazinlerden boz bir deve üzerinde bir adam gördüm ki; yanında sancak taşıyor, Müslümanların arkasından devesini koşturuyordu. Hemen onun önünü keserek devesinin bacaklarına kılıçla vurdum. Deve arkasının üzerine çöküverdi. Adama saldırıp, öldürünceye kadar kılıç vurdum. Kendisinin kılıcını alıp, deveyi horuldar bir halde bıraktım. O sırada, Hz. Peygamber, kılıcını sıyırmış, kılıcının kınını atmış, ayakta dikiliyor ve: “Ey Bakara sûresinin ashâbı!” diyerek sesleniyordu. Ümmü’lHâris kocasının devesini tutuyor, deve yayılmak istiyor, fakat Ümmü’lHâris onu yanından ayırmıyor, ona: “Ey hayvan! Sende mi Hz. Peygamber’i bırakıp gideceksin?” diyordu. Ümmü’lHâris hezimete uğrayıp kaçan Benî Süleym ve Mekkelilerin yaptıklarını kınayarak kılıcı eline alıp cesurca savaşmış kadınlardandır.

Sağlık alanındaki bilgileri sebebiyle savaşa katıldıkları tahmin edilen kadınlar savaşın gidişatının değişmesi üzerine farklı sorumluluklar almaktan geri durmamışlardır.

Ebû Süfyân’ın kızlarından biri olan Âmine’nin Huneyn savaşına katıldığıyla ilgili bilgiler mevcut olmakla beraber onun adının Âmine değil de Ümeyye olduğu da zikredilmiştir. Kaynaklarda Huneyn Savaşı’nda hangi görevle katıldığına dair bilgi mevcut değildir.

Huneyn Savaşı’yla ilgili hanımlar daha çok savaş meydanında yer almış ve erkeklerin korkup kaçtıkları bir ortamda erkekleri vazgeçirmeye çalışmalarının yanısıra Hz. Peygamber’i korumak için savaş meydanına inip savaşmaktan geri durmamışlardır.