Hendek Savaşı Medine’de olup savunma savaşı olduğundan dolayı hanımlarla ilgili rivayetlerin en az olduğu savaşlardan biridir. Hendek Savaşı ile ilgili rivayetlerde yalnızca Safiyye bint Abdülmuttalib, Leylâ, Kü’aybe bint Sa’d, Ümmü Âmir ve Hz. Aişe’nin isimleri ve aldıkları görevler zikredilir.
Çarpışmaya Katılma
Hendek Savaşı’nda Safiyye bint Abdülmuttalib Müslüman kadınlarla beraber güvence altında olabileceği Fâri denilen bir kaleye gitmişlerdi. Savaşa katılmayan Hassân b. Sâbit de onlarla birlikteydi. Müslüman kadınlar kalede iken Yahudi casuslarından biri kaleye tırmanmaya çalışmıştı. Bu gören Safiyye bint Abdülmuttalib, Hassân’a “İnip şu Yahudi’yi öldür demiş, fakat ok atmayı beceremediğinden dolayı savaşa katılmadığını söyleyerek endişelenmiş ve çekinmiştir. Bunun üzerine Safiyye bir sırık alarak aşağı inmiş; Yahudiyi oyuna getirmiş, yavaş yavaş kapıyı açarak Yahudi’nin yanına varmış ve vurduğu darbeyle onu öldürmüştü. Başka bir rivayette ise Safiyye bint Abdülmuttalib olanları şöyle dile getirmiştir: “Bir Yahudi kaleye tırmanıyordu. Ben, “Kılıcı elime bağla, ondan sonra sen rahat ol.” dedim. Hassân b. Sâbit dediğimi yaptı. Hemen o Yahudinin boynunu vurdum. Sonra kafasını Yahudilere fırlattım. Bunu gördüklerinde çekildiler.”211 Bir diğer rivayette, Safiyye bint Abdülmuttalib’in müşrik bir erkeği öldüren ilk kadın olduğu kaydı vardır.” Hendek Savaşı’nda bir erkeğin bile gösteremediği bir cesareti gösterip savaş anında bir Yahudinin karşısına çıkıp onu öldürmesi, Safiyye bint Abdülmuttalib’in cesaretinin en güzel göstergesidir.
İbn Sa’d, Tabakâtü’l Kübrâ adlı eserinde Safiyye bint Abdülmuttalib’in kalenin etrafında şüpheli bir şekilde dolaşan bir Yahudi’yi kendi elleriyle öldürdüğüne dair rivayetin Hendek Savaşı’nda değil de Uhud Savaşı’nda vuku bulduğunu nakletmiştir. Bu rivayeti şöyle nakletmiştir: “Hz. Peygamber, Medine dışına savaşa çıktığında eşlerini Hassân b. Sâbit’in muhkem evine alırdı. Çünkü orası Medine’de en muhkem ev idi. Hassân b. Sâbit, Uhud savaşında Medine’de kalmıştı. O sırada bir Yahudi gelip eve tırmanmış ve konuşulanları dinleyip casusluk yapmak istemişti. Safiyye bt. Abdülmuttalib, Hassân’a “İnip şu Yahudi’yi öldür!” demiş ve sanki o esnada Hassân bu işten çekinmiş ve endişe etmişti. Bunun üzerine Safiyye bir sırık alarak aşağı inmiş; Yahudiyi oyuna getirmiş, yavaş yavaş kapıyı açarak Yahudi’nin yanına varmış ve vurduğu darbeyle onu öldürmüştü.”
Vâkıdî ise Safiyye bint Abdülmuttalib’in Uhud Savaşı’nda bir erkeği öldürürdüğüne air rivayeti Kitâbü’l Meğâzî adlı kitabına almasına rağmen, Hendek ile ilgili anlatılanların, Uhud ile ilgili anlatılanlara göre daha sağlam olduğunu söyleyip bunu delillendirmiştir. Nakledilen rivayetlere bakıldığında Safiyye bint Abdülmuttalib’in Hendek Savaşı’nda Fâri kalesine gittiği ve orada bir Yahudi erkeğini öldürdüğünü kabul etmek daha doğru olacaktır.
Hasta ve Yaralıları Tedavi Etme
Eslem kabilesine mensup olan Kü’aybe bint Sa’d b. Utbe hicretten sonra biat edenlerdendir. Yapmış olduğu hizmet ve fedakârlıklar yüzünden ona küçük yardımcı anlamındaki Rüfeyde lakabı verilmiştir. Sağlık alanında bilgi sahibi olmasının yanında onu diğer hanım sahâbîlerden ayıran en önemli özelliği hastaları tedavi ettiği bir çadırının bulunmasıydı. Hz. Peygamber’in mescidinin yanında bulunan bu çadırda yaralılar ve hastalar tedavi edilirdi. Aynı zamanda muhtaç kimsesiz Müslümanlarında bakımını buradan yürütürdü.215 Hendek Savaşı’na katıldığı bilinen Kü’aybe orada yaralananları tedavi etmiştir. Bu savaşta önemli görevler üstlenen Sa’d b. Muâz’a atılan bir ok isabet etmiş ve damarları parçalanmıştır. Çok kan kaybeden Sa’d’ın tedavisini Kü’aybe yapmış ve günlerce çadırında onunla ilgilenmiştir. Kü’aybe bint Sa’d hem sosyal hayatta hem de savaşlarda sağlık alanında sahip olduğu bilgileri kullanmış ve insanları tedavi etmiştir.
Hz. Peygamber ile çeşitli savaşlara katılan Leylâ elGifârîyye, Hendek Savaşı’na da katılmış ve Gifârlılara ait bir çadırda yaralıları tedavi etmiştir. Gifâr kabilesinin sağlık alanında bilgi ve tecrübe sahibi hanımlarından biridir.
Hz. Âişe de, Hendek Savaşı’na katılan hanımlardan olup bu savaşta Sa’d b. Muâz’ın kolundan yaralanmasını bizzat gördüğünü nakletmiştir. Onun kendi naklettiği rivayetlerden de anlaşıldığı gibi Hendek Savaşı’na katılmış hanımlardan olup bu savaşta üstlendiği herhangi bir görevin olup olmadığı bilinmemektedir.
Yemek Yapma
Hendek Savaşı’nda yemek yapan hanımlarla ilgili rivayetler diğer savaşlarda olduğu gibi olçukça azdır. Savaşlarda hanımların üstlendikleri bütün görevler tek tek zikredilirken yemek yapımı ile ilgili rivayetlerin az olması ve birçok savaşta bu tür rivayetlere hiç rastlanılmaması dikkat çekicidir. Yemek yapımının ve dağıtımının günlük hayatta da hanımlar tarafından yürütülmesi sebebiyle yapmaları gereken bir görev olarak algılanıp savaş esnasındaki rivayetlerde bu durumun yer almadığını düşündürtmektedir.
Hendek Savaşı Medine’de olmasına rağmen Hz. Peygamber Zûbâb dağının bulunduğu yere çadırını kurdurtmuş ve orada kalarak ordunun hazırlıklarını takip etmiştir.
Hendek Savaşı’nda hem hendeklerin kazılma sürecinde hem de savaş boyunca hanımlar ellerinden geleni yaparak yiyecek ve içecek göndererek orduya destek olmaya çalışmışlardır. Hz. Peygamber çadırında Ümmü Seleme’nin yanında bulunduğu esnada Ümmü Âmir adındaki hanım bir kabın içerisinde yağda kavrulmuş hurma göndertmiştir Bu rivayetle hendek hazırlıkları devam ederken dahi Hz. Peygamber’e Müslüman hanımların yiyecek gönderip ona destek olmaya çalıştıklarını öğrenmekteyiz.