Habbabe kimdir? Şarkıcı Habbabe hahaytı ve kişiliği! Habbabe eserileri ve tarihi!

Arapların en meşhur şarkıcılarından olan Aliye’dir. Emevi halifelerinden olan Yezîd b. Abdülmelik’in cariyesi ve sevgilisidir. Sellâme ile ikisi Yezîd’in yanında fazlasıyla değerliydiler. Yezîd bütün zamanını Habbâbe ile geçirmekte ve devlet işlerini ihmal etmekteydi. Belki de asıl halife Habbâbe’ydi. Zira Yezîd onun dediğini yapardı; bütün memleket Habbâbe’nin elinde ve idaresindeydi. İstediğini atar, istediğini de görevden alırdı. Yezîd’in ise hiçbir şeyden haberi bile olmazdı. Bir gün Yezîd’in kardeşi Mesleme “Ey Yezîd! Bu makama Ömer b. Abdülaziz’in geçtiğinden haberin yok mu? Bunca elçiler kapında durmaktalar ve bunca mazlumların ahları göklere çıkmaktadır, sen ise cariyenden feragat edemiyorsun!….” dediğinde rikkate gelmiş ve Cuma namazına katılmıştı. Tam bu esnada Habbâbe karşısına çıktığında ise kendisine hakim olamamış ve kendisini Habbâbe’nin kucağına atmıştı. Hizmetçilerine seslenmiş ve “Mesleme’ye söyleyin Cuma namazını İmâm olsun ve kıldırsın!” demişti. Kendisi ise şarap içerek Habbâbe’ye eşlik etmişti. Birgün Yezîd! Ben halkın “dünya kedersiz olamaz” dediklerini yalan çıkarırım!…” diye bir bahçede has içki arkadaşları ile bir eğlence meclisi kurmuştu. (keşke “raşit halifelerin ve Ömer b. Abdülaziz’den başka halifelerin gayeleri kadın, kız, oyun ve eğlence olsa, bütün harac ve cizye mallarını ve müslümanların hazinelerini (beytülmallarını) böyle feda etmek olmuştur!” denilen sözü yalan çıkarmak olsaydı?… Fakat böyle şey Yezîd b. Abdülmelik ve Mervân filanlara değil, Abbâsî halifelerinin en güzidelerinden olan hatta çok kimseler tarafından evliya ve asfiya zümresine dahil edilen Hârunlara da nasip olmamıştır. “Allah kötü bir şey yaratmak istediğinde ona engel olacak yoktur”. Habbâbe’nin şiirlerini dinleyip adamlarını çağırmakta “Uçayım! Uçayım!” diye adeti üzere kendinden geçip oturmaktaydı. Birdenbire Habbâbe önünde bulunan narlardan birini alıp yediğinde boğazına kaçmış, bir süre bu şekilde nefessiz kaldıktan sonra da vefat etmişti. Yezîd ise onun üzüntüsüne dayanamamış ve bir rivayete göre onun vefatından yedi gün sonra vefat etmişti. Kendisi yapması gereken meseleleri dert edinse ve bunları yapmaya uğraşsaydı Habbabe’yi hatırlamaya vakti olmazdı. Adalet-i ilahiye’ye hayran olunuz. Yerli kaygıları olmayan kişilere yersiz kaygılar vermektedir. Bundan dolayı köle olan kimse yerli kaygılara hem sabretmeli hem razı olmalı! Tâki Yezîde’e Habbâbe kaygısı verildiği gibi dermansız bir dert isabet etmesin!.. Böyle değil mi?….”

rivayetlere göre Habbâbe’nin defnine Yezîd bir süre engel olup onu yanında tutmak istemişti. Fakat Ümeyyeoğullarının büyükleri gelip kendisine “bu şey bizim için ayıp ve utanç sebebidir” diyerek rica ettiklerinde, defnine ruhsat vermişti. Cenazeyi gömdükten sonra “Ey Habbâbe! Senin hakkında sana sözüm Küseyyir sözünden ibarettir, demişti ve: Bu vâkıa hicri 105 tarihinde olmuştu. Yezîd vefat ettiği vakit 35 ya da 40 yaşındaydı denilmektedir. Bazı rivayetleri göre bu şiirler Habbâbe’ye aittir:

Habbâbe Medine’de dünyaya gelmişti. İbn Rümmân’a yahut İbn Mina isminde birinin içtihadıyla İbn Seric, İbn Muhriz, Mâlik, Ma’bed, Cemile, İzzetü’l-Mila gibi mûsikî öğretmenlerinden nota ve name öğrenmişti. Süleymân b. Abdülmelik halife iken, Yezîd elçisine gidip Rus hesabıyla tahminen 4000 Ruble’ye onu satın almıştı. Fakat bazı sebeplerden dolayı sahibine getirmeye mecbur kalmıştı. Sonra kendisi halife olduğunda Sade bt. Abdullah Amr b. Osman isimli kadının yardımıyla Habbâbe’yi geri almayı başardı. Sellâme ile ikisi Araplar arasında “Yezîd’i ele geçirdiler” diyerek meşhur olan cariyelerindendir. Şam halkının “Yezîd’e sahip olanlar besteledi” misallerinde geçen iki kişi bu iki cariyedir ki şarkı söylemede mahir oldukları söylenir.

Samer Yayınları
Rızaeddin Fahreddin – Ahmet Acarlıoğlu