Engelli doğmak haksızlık mıdır? Engelli doğmak kader midir? Engelli doğmanın hükmü nedir?

İslam inancına göre, dünya hayatı, ebedî hayatın kazanılacağı ya da kaybedileceği “kısa, geçici ve sınırlı” bir hayattır. Tüm vahiyler asıl ve gerçek hayatımızın dünyadaki imtihanlarımızın sonuçlarına göre ahirette belirleneceğini bize hatırlatır ve peygamberler de insanlara bu gerçeği tebliğ eder.

Dünyaya gönderiliş amacı imtihan olan insanın kendisi için belirlenmiş olan sınav alanını seçme hakkı yoktur. Tıpkı bir öğrencinin sınava girmeden önce sınav sorularını kendisinin belirleme hakkı olmadığı gibi. “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, mallardan ve canlardan eksiltme ile sınayacağız, sabredenleri müjdele.” ayeti ile bizler, bu dünyada imtihana tabi olduğumuz konuların birbirinden farklı olduğunu öğreniriz. Bu imtihan çeşitlerinden biri de engelliliktir. Yaşamı sadece bu dünya hayatından ibaret görmeyen, dünyayı ahiretin tarlası olarak kabul eden bir kişi, engelinden dolayı acı çekse, sıkıntı yaşasa da karşılığını gerçek, ebedî bir hayatta alacağını bildiği için bunun bir haksızlık olduğunu düşünmez, bir imtihan olduğunu kabul eder. Ayrıca haksızlık, “ödenmeyen bir hak” varsa söz konusu olur. Sağlıklı olarak dünyaya gelmemiz için ödediğimiz bir karşılık olsaydı, engelli doğmak o zaman haksızlık olabilirdi.

Allah’a inanıp güvenen biri için engelli doğmak, hem engelli, hem de engelli yakını için bir imtihan türüdür. Allah’a ve O’nun sonsuz merhametine inanan kişi, engelli olmanın bu dünyadaki imtihanı olduğunu fark eder, isyan etmez, doğru duygu ve davranışlar sergiler, engellilik durumuna odaklanmayıp sahip olduğu başka yeteneklerinin farkına varırsa haksızlık ya da şer olarak gördüğü bu durumu hayra ve fırsata dönüştürebilir. Ayrıca hayatımızda karşılaştığımız engeller, sabrettiğimiz takdirde sevap kazanmamıza, günahlarımızın bağışlanmasına, manevi derecelerimizin artmasına vesile olduğu için bir kazançtır.