Berire kimdir? Berire hayatı, kişiliği ve tarihi!

Safvân isminde birinin kızı ve annemiz Âişe (r. anhâ)’nın azadlısı Kıptî bir kadındır. Cariye iken Muğîs isminde bir kişiye nikahlanmıştı. Sonra azad olunmuş ve mezkur kocasının nikahında kalıp kalmaması hakkında Resûl-i Ekrem (s.a.s.) tarafından kendisine ihtiyar/seçme hakkı verilmişti. Bu vaka azad olunduktan sonra evvelki nikahın bozulmasında kadının seçme hakkı olup olmadığı meselesinde ihtilafa sebep olmuştur. Berîre takva, zâhide bir kadın olup Hz. Peygamber’den seçme hakkını duyduğu anda kendisini kocasından ayırmıştı. Muğîs de bunun zıddına olarak kendisini çok sevdiğinden sakallarını ıslatacak kadar ağlamış ardından da özür dilemişti. Günlerin birinde padişah olmazdan önce Abdülmelik b. Mervân’a hitap ederek “Ey Abdülmelik! Sende övülen özellikler görülmektedir.” demişti. Zira Abdülmelik padişah olmazdan evvel müttaki, vera sahibi bir zattı. Daima Kur’an okur, mescide devam eder, salihlerle sohbet ederdi. Halife olduğunda bu hallerin tümüne veda etmiş, hatta maazallah Kur’an- Şerîf’e

“Bu seninle benim ayrıldığım noktadır” demişti. Halife olmaya liyakati yok değildir. Eğer bu makam sana müyesser olur ise zinhar kan dökmekten sakın. Çünkü Hz. Resûlullah (s.a.s.) efendimizden “ademoğlu cennetin kapısına varıp girer ki hazır durduğu vakit de Mü’minin haksız kanını dökmüş ise, oradan kovulur diye işittim.” diye nasihat etmiştir. Şayanı dikkattir ki Berire Hazretleri, Abdülmelik’e bu nasihatlerini Abdülmelik halife olmak ihtimali pek uzak iken söylemişlerdir. Abülmelik de bu nasihatin tam zıddına olarak İslâm milletinin üzerine bela olan Haccac gibi bir kan dökücü zalimi Musallat eylemiştir. Bu Haccac millet-i İslâmiyede büyük bir hoca olan Saîd b. Cübeyr rahimehullah Hazretlerini koyun boğazlar gibi boğazlatmıştı. (Cümlemize ibret!)