Kameri aylardan Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gece Berat gecesidir.
Berat sözü “berâet” kelimesinin kısaltılmış şeklidir. Borçtan, suç ve cezadan, hastalıktan kurtulmak demektir. Buna göre “Berat Gecesi” günahlardan kurtuluş gecesi demektir.
Müslümanlar tarafından bu gecenin derin bir saygı ve heyecan ile kutlanmasının sebebi budur.
Bu geceye mağfiret gecesi de denmiştir. Çünkü bu gecede pek çok kimseyi Cenabı Hakk’ın affedeceği Peygamberimiz tarafından bildirilmiştir.
Peygamberimiz bu geceyi ibadetle geçirmiştir.
Beyhakî’nin Alâ b. elHâris kanalıyla rivayet etmiş olduğu bir hadisi şerifte Hz. Âişe (ra.) şöyle demiştir: Peygamberimiz bir gece kalktı namaz kıldı. Secdeyi öyle uzattı ki secdede öldü sandım. Bunu görünce kalktım. Elimle ayağına dokununca kımıldadı (sevindim) ve yerime döndüm. Secdede şöyle niyaz ettiğini duydum:
—Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınıyor, senden yine sana iltica ediyorum. Şanın yücedir. Sana yaptığım senayı senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana gereği gibi hamdetmekten acizim. Başını secdeden kaldırıp namazı bitirince;
— Âişe, Allah’ın Resulü sana haksızlık edecek mi sandın, buyurdu. Ben;
— Hayır, vallahi, ya Resulallah, böyle sanmadım. Ancak secdede uzun süre kaldığın için öldün sandım, dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz;
— Bu gece hangi gecedir, biliyor musun, buyurdu. Ben;
— Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Peygamberimiz;
— Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allah Teala Şaban’ın on beşinci gecesinde kullarına rahmetiyle tecelli buyurarak af dileyenleri bağışlar, merhamet isteyenlere rahmet eder, içini kin bürümüş olanları ise kendi hâllerine bırakır, buyurdu.
Bilindiği gibi İslam’ın ilk yıllarında Kâbe putlarla dolu olduğu için Peygamberimiz, namazları Beytü’lMakdis’e yönelerek kılıyordu. Bununla beraber kıblenin değişmesini de istiyordu. Bu durum, Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra da on altı ay ve birkaç gün daha devam etmişti. Hicretin ikinci senesi Şaban ayının on beşinci günü Peygamberimiz ziyaret için gittiği Benî Seleme yurdundaki mescidde öğle namazının ikinci rekâtını kılarken kıblenin değiştiği hakkında ayet nazil oldu.
Ayette şöyle buyruluyor:
“(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescidi Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin…”
Böylece kıble değiştirilmiş oldu. Peygamberimiz derhal namaz içinde Kâbei Muazzama tarafına döndü. Cemaat da safları ile Kâbe’ye yöneldiler.
İşte birliğin sembolü olan bu tarihi olay, Berat gecesini değerlendiren başlıca sebeptir. Peygamberimiz, bu nimeti veren Cenabı Hakk’a şükran borcunu yerine getirmek üzere bu geceyi ihya ediyor, ölüler ve diriler için dua ve istiğfarda bulunuyordu.
Berat gecesine mahsus bir namaz ve ibadet yoktur.
Bu gece, Kur’an okuyarak, dua ve istiğfar yaparak kaza ve nafile namazı kılarak ve yoksullara yardım ederek ihya edilir.
Namaz borcu olanların bu gecede en az bir günlük kaza namazı kılmaları tavsiye edilir.