Ben bir gencim. Büyük bir sapıklık içinde bulunuyordum. Çok şükür Allah’a samimi bir tevbe ile tevbe ettim. Fakat bu dönemde uzun bir süre oruç tutmadım. Bana kaza gerekir mi?

Kendisinin de anlattığı gibi daha önce yolunu şaşırıp da sonra Allah’ın lutfuyla hidayeti bulan bu adama Allah’tan sebatı ve onu nefsine, hevasına ve şeytana karşı kazandığı bu başarıda devamlı kılmasını dileriz. Bu, ona Allah’ın bir nimetidir. Sapıklığı ancak ona müptela olup da sonra İslamın hidayetine eren kimse bilir. Dolayısıyla bir insan ancak küfrü tanıdığı zaman İslamın kıymetini bilir.

Bu adam için biz şunu deriz: Allah’ın seni istikametle nimetlendirmesinden dolayı seni tebrik ederiz ve Allah’tan bizi istikamette sabit kılmasını dileriz. Sen hakka ve daha önce terkettiğin oruç, zekat ve namaz gibi ibadetlere sarıl. Şimdi senin onları kaza etmen gerekmez. Çünkü tevbe kendisinden önceki günahları siler.

Allah’a tevbe edip ona yöneldiğin ve salih ameller işlediğin zaman bu seniN için yeterlidir ve yapmadığın bu amelleri yeniden yapmana ihtiyaç kalmaz. Şu kuralı bilmen gerekir: “Herhangi bir vakte bağlanmış bir ibadeti kişi vaktinde yapmadığı zaman bu ibadet sahih olmaz.”

Mesela namaz ve orucu bir kimse vakti çıkıncaya kadar bile bile eda etmese de sonra gelip bize: Bana kaza gerekir mi? diye sorsa, biz ona deriz ki: Sana kaza gerekmez. Bir kimse Ramazandan bir günü terkedip o gün oruç tutmasa ve gelip bize: Bana kaza gerekir mi, diye sorsa biz ona deriz ki: Sana kaza gerekmez çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurur: “Kim bizim dinimizde olmayan bir şeyi yaparsa o iş reddedilir/ kabul edilmez.”

Sen vakte bağlı bir ibadeti vaktinden tehir ettiğin ve bu vakit çıktıktan sonra eda ettiğin zaman Peygamberin Sallallahu aleyhi vesellem dinde yapmadığı bir işi yapmış olursun. Dolayısıyla bu iş batıldır/geçersizdir ve sana hiçbir faydası yoktur.

Fakat bir kimse şöyle bir soru sorsa: Bir adam namazı vaktinde kılmayı unuttu ve vakti çıktıktan sonra hatırladı, buna kaza gerekir mi?

Biz bu soruya cevaben deriz ki: Evet, kaza etmesi gerekir. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Kim uyuduğu veya unuttuğu için namazı kılmazsa hatırladığı zaman onu kılsın.”

Fakat sen bana şöyle diyebilirsin: Bir kimse kasıtlı olarak namazı terkettiği zaman onu kaza edemez diyorsun. Senin bu sözün bu hadise aykırıdır. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem unutan kimsenin bir mazeretli olarak namazı kaza etmeye mecbur olduğunu söyleyince kasten terkedenin kaza etmesinin gerekliliğini söylemek daha evla olur.

Sen böyle dersen biz de cevap olarak şöyle deriz: İnsanın mazereti namazın vaktiyle ilgili bir mazerettir. Bu mazeret ortadan kalktığı zaman artık namazı vaktinden sonra kılması caiz olmaz. Bu sebepledir ki Peygamber vesellem; “Onu hatırladığı zaman kılsın” buyurmuştur.

Fakat vakti çıkıncaya kadar ibadeti kasten terkeden kimse onu belirlenen vaktinde eda etmemiş olur. Bu sebeple de bu ibadet ondan kabul edilmez.