Alimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları bunu orucu bozan şeylerden saymışlar ve şöyle demişlerdir: Gözde boğaza kadar ulaşan damarlar vardır. Göze dökülen ilacın boğaza kadar sızma gücü vardır. Bu ilaç boğazda hissedilir. Bu sebeple onlar gözü karına açılan bir menfez olarak kabul etmişler ve etkili, güçlü bir sürmenin kullanılmasını yasaklamışlardır. Onu merhemler ve damlalar gibi modern ilaçlara dahil ettiler. Çünkü bunlar sadece göze konulmakla birlikte damarlara nüfuz ederler ve boğaza kadar ulaşırlar. Tadı hissedilir. Bu sebeple bunlar orucu bozar demişlerdir. Çünkü tadı boğaza ulaşan, tadını hissettiren ve tükrükle karışan her şeyin, hissedilmese bile karına girmesi kaçınılmazdır.
Onlar Peygamberin Sallallahu aleyhi vesellem uyurken rastık çekilmesini emreden ve “oruçlu bundan sakınsın” diyen hadisi ile de istidlal ettiler. Bu hadisi Ebu Davud ve diğerleri rivayet etmişlerdir.
İkinci Görüş: Şeyh Takıyyuddin’in tercih ettiği görüştür. Bu görüşe göre sürme orucu bozmaz. Çünkü göz ve burun gibi hissedilen bir menfez (geçiş yolu) değildir. Göz hissedilmeyen bir menfez olunca da sürme çekmenin ve onun tadının boğaza ulaşmasının bir zararı olmaz. Şayet sürme kullanmak yasaklanmış olsaydı sünnette bu zikredilmiş olurdu. Peygamber vesellem oruç gibi ibadetleri ihlal eden/bozan her şeyi ümmetine mutlaka açıklamıştır. Sonra sürme çekmek alışık oldukları bir ilaçtır. Şayet göz ilacı oruca aykırı olsaydı veya orucu bozsaydı bize bu nakledilirdi. Madem ki Peygamberden bize böyle bir haber nakledilmemiştir, o zaman aslı üzere kalır, o da bunu kullanmanın mubah oluşudur.
Birinci görüşün sahiplerinin istidlal ettikleri hadise gelince bu zayıftır. Uygun olan sürmeyi geceye ertelemektir. Ortada bir zaruret olurda tedavi amacıyla gündüz kullanılırsa bunda da bir sakınca yoktur.
Allah en iyi bilendir.