Başka bir ülkedeki fakirlere verilecek yiyeceğin ve kesilecek hayvanın satın alınması için fıtır sadakasının, kurbanın ve akika kurbanının kıymetini vermenin hükmü nedir?

Hamd sadece Allah’a mahsustur. Salât ve selam peygamberimiz

Muhammed’e, onun ailesine ve arkadaşlarınadır. İmdi:

Allah Teala buyurmuştur ki: “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi de size yasakladıysa ondan da vazgeçin.” (Haşr, 7) Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem de: “Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o reddedilir” buyurmuştur. Bu hadisi Buhari tahriç etmiştir.

Bazı kimseler zamanımızda ibadetlerin şer’î konumunu değiştirmeye çalışıyorlar. Bunun örnekleri pek çoktur. Mesela fıtır sadakasının Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Ramazan ayının sonunda içinde müslüman bulunan bir beldede bu beldenin fakirlerine yiyecek olarak verilmesini emretmiştir. Şimdi yiyecek bedeli olarak bunun kıymetinin verilmesine fetva veren kimseler bulunmaktadır. Oruçlunun bulunduğu beldenin uzağındaki başka bir beldede yiyecek satın alınıp orada dağıtılması için para da verilebilir diye fetva veren kimse bu fetvasıyla ibadetin şer’î konumunu değiştirmiş olmaktadır. Çünkü fıtır sadakasının verileceği belli bir vakit vardır. Alimlere göre bu vakit bayram gecesi veya bayramdan sadece bir iki gün öncesidir. Fıtır sadakasının verileceği bir de yer vardır. Bu yer, Ramazan ayının tamamlandığı ve içinde müslüman bulunan beldedir. Fıtır sadakasının verileceği kimseler vardır. Bunlar da o beldenin yoksullarıdır. Fıtır sadakasının ne(ler) den verileceği de bellidir, o da yiyecektir. Bu şer’i ölçelere bağlı kalmak gerekir. Aksi takdirde ibadet sahih olmaz ve borç zimmetten düşmez.

Dört mezhebin imamı da sadakaya muhtaç/ve müstehak insanlar bulunduğu müddetçe fıtır sadakasının oruç tutan kişinin (fitreyi verenin) bulunduğu beldede verilmesinde ittifak etmişlerdir. Bu ittifakın başında Suud ülkesinin Büyük Alimler Heyetinin kararı da vardır. Bu ittifaka bağlı kalmak ve aykırı seslere iltifat etmemek lazımdır. Çünkü müslüman zimmetindeki borçtan kurtulmaya ve dini için ihtiyatlı olmaya önem verir. Bütün ibadetlerin de nevi, vakit ve sarfiyerleri yönünden neyi gerektiriyorsa ona göre eda edilmeleri gerekir. Dolayısıyla Allah’ın meşru kıldığı bir ibadetin nevi başka bir nev’ine/şekline dönüştürülemez. Mesela oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı ve müzmin hastaların tutamadıkları her bir güne karşılık bir yoksul doyumu fidye ödemelerini Allah Teala onlara vacip kılmıştır ve şöyle buyurmuştur: “Oruç tutmaya güçleri yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir.” (Bakara, 184)

Keffaretlerin fidyesinde de böyledir: Zıhar keffaretinde, Ramazan günü yapılan cinsel ilişkinin keffaretinde ve yemin keffaretinde fidye olarak yoksul doyurmak gerekir. Fıtır sadakasında da yiyecek verilir. Bu ibadetlerin hepsinde yiyecek vermek gerekir. Nakit olarak yiyeceğin kıymetini ödemek fitre/fidye yerine geçmez. Çünkü bu, ibadetin vacip olduğu nevini değiştirmek demektir. Çünkü Allah Teala yemek yedirilmesini emretmiştir. Buna bağlı kalmak gerekir. Buna bağlı kalmayan kimse ibadetin Allah Teala tarafından vacip kılındığı nevini/şeklini değiştirmiş olur.

Hacta kesilen hedy kurbanı, kurban bayramında kesilen udhiye kurbanı ve doğan çocuktan dolayı kesilen akika kurbanı da böyledir. Bu ibadetlerde de kurban için geçerli olan hayvan nevilerinin kesilmesi gerekir. Çünkü kurban kesmek bir ibadettir. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser, 3) Bir diğer ayette de şöyle buyurmuştur: “Deki:

Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am, 162)

Kurban kesmek yerine kıymetini vermek veya para tasadduk etmek caiz değildir ve kurban kesme yerine geçmez. Çünkü bu bir ibadetin Allah tarafından meşru kılındığı şeklini değiştirmektir. Bu kurbanların Allah tarafından nerede kesilecekleri meşru kılınmışsa o yerde kesilmeleri de gerekir. Hac kurbanı Harem’de (Mekke’de) kesilir. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Sonra bunların varacakları yer Beyti Atik’tir (Kabe’dir.)” (Hac, 33)

Allah Teala hacta beraberlerinde kurbanlık götüren ihramlılar hakkında şöyle buyurdu: “Kurban mahalline varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.”

Kurban bayramı kurbanını ve akika kurbanını da bir müslüman kendi beldesinde ve evinde keser, bunların bir kısmını yer, bir kısmını tasadduk eder. Kurbanlık hayvanı satın alsın da kesip başka bir yerde dağıtsın diye bunların kıymetini başkasına gönderemez. Nitekim bazı ülkelerde muhtaç fakirler var gerekçesiyle kimi öğrenciler ve halktan bazı kimseler bunun propagandasını yapıyorlar.

Biz deriz ki: Nerede olursa olsun ihtiyaç sahibi müslümanlara yardım etmek arzu edilen bir şeydir. Fakat Allah’ın belli bir mekanda yapılmasını meşru kıldığı bir ibadeti oradan başka bir mekana nakletmek caiz değildir. Çünkü bu, Allah’ın o ibadeti meşru kıldığı şekil üzerinde yapılan bir tasarruftur ve değiştirmedir. Bu adamlar insanların kafasını karıştırmışlardır. O kadar ki pek çok kimse bu meseleyi sormaktadırlar.

Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Medine’de ikamet ettiği halde hacta keseceği hedy kurbanını Mekke’ye götürmüştür. Udhiye ve akika kurbanını da Medine’deki evinde kesmiştir, onları Mekke’ye götürmemiştir. Halbuki Mekke Medine’den daha faziletlidir, belki de orada Medine’deki fakir ve muhtaçlardan daha fazla fakir ve muhtaç vardır. Buna rağmen Peygamber vesellem o ibadetin nerede eda edilmesini meşru kılmışsa o mekana bağlı kalmıştır.

Hedy (hac) kurbanını Medine’de kesmemiş, udhiye ve akika kurbanlarını da Mekke’ye göndermemiştir. Bilakis herbir nevi kurbanı kesilmesi meşru kılındığı mekanda kesmiştir. “En hayırlı hidayet usulü Muhammed’invesellem hidayet usulüdür. İşlerin en kötüsü de sonradan icad edilenlerdir ve her bid’at bir sapıklıktır.”

Evet, hacta kesilen temettu kurbanının ve özellikle mecbur olmaksızın kesilen nafile kurbanın ve udhiye kurbanlarının etlerinden fazlasını muhtaç ülkelere göndermekte bir sakınca yoktur. Fakat kesimin mutlaka şer’an belirlenmiş mekanda yapılması gerekir.

Diğer ülkelerdeki müslüman kardeşlerinden muhtaç olanlarına faydalı olmak isteyen kimse onlara para, elbise ve yiyecek yardımı yapsın, onlara faydalı olacak her şeyle yardım etsin.

İbadetlere gelince başka bir yerdeki muhtaçlara yardım etme iddiasıyla bunların vakti ve yeri değiştirilmez. Dine muhalefet ederek ve ibadetleri değiştirerek şefkat ve merhamet olmaz.

Allah’ın salât ve selamı Peygamberimiz Muhammed’e, onun ailesi ve arkadaşlarına olsun.