Hz. İbrahim’in Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için önemi nedir?

Kur’an hem İslamiyet hem Hristiyanlık hem de Yahudilikte önemli bir yere sahip olan Hz. İbrahim’in “haniflerden” olduğunu söyler. Hz. İbrahim her ne şartta olursa olsun hakkın ve doğrunun yanında olup, haksızlığa boyun eğmeden doğru yolu tercih etmesi sebebiyle bu şekilde isimlendirilmiştir. Özellikle tevhit inancını benimsemesi ve içindeyaşadığı toplumda putperestliğe karşı durması ile tanınmıştır. Yüce Allah Peygamberimizden hanif olan Hz. İbrahim’in dinine uymasını, onun yolunu devam ettirmesini istemiştir. Samimi ve ihlaslı Müslümanlar için de sıfat olarak “hanif” kelimesi kullanılmıştır. Peygamberimiz bir hadisinde “Ben Yahudilik ve Hristiyanlıkla değil, hoşgörülü hanif dini ile gönderildim.” buyurmuştur.

Hz. İbrahim’in eşi Sare’den olan oğlunun adı İshak, diğer eşi Hacer’den olan oğlunun adı ise İsmail’dir. Yahudilik ve Hristiyanlık, oğlu İshak’ın soyundan gelen ve kendilerine İsrailoğulları denen koldan devam etmiştir. Peygamberimizin soyu ise Hz. İsmail vasıtasıyla Hz. İbrahim’e uzanır. Yahudiler Hacer’i köle olması sebebiyle kabul etmez. Sare’nin ise Hz. İbrahim’in eşi olduğunu, dolayısıyla vadedilmiş toprakların Hz. İbrahim’in varisi olarak oğlu İshak vasıtasıyla kendilerine miras kaldığını iddia ederler.

Bu konuda vurgulanması gereken en önemli şey, Hz. İbrahim’in üç büyük semavi dinin mensupları tarafından otorite kabul edilen bir peygamber olduğudur. Dolayısıyla Yahudilik ve Hristiyanlık da bozulmadan önce tevhit esasına dayanmakta ve ilk vahiy dönemlerinde bu iki din de İslamiyet gibi tevhit ilkesini savunmaktaydı. Daha sonra insanlar dinlerindeki özü koruyamamış, Allah’a ortak koşarak tevhitten uzaklaştıkları için Rabbimiz son peygamber olarak Hz Muhammed’i (a.s) göndermiştir.