Allah Teâlâ’nın dünyanın farklı yerlerinde farklı dilleri konuşan toplumlara kendi içlerinden peygamberler göndermesi insanlara rahmetinin bir neticesidir. Rabbimiz, bu toplumlara kendi içlerinden peygamberler seçmiştir ki, onların diliyle konuşsun ve anlaşmaları kolay olsun. Bu konuda Rabbimiz İbrâhîm suresi 4. ayette şöyle buyurur: “İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra Allah dilediğini sapkınlık içerisinde bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. O, güçlüdür, hikmet sahibidir.” Bu ayetler göstermektedir ki, Allah Teâlâ, ilahî hakikatleri anlamaları için insanlara onların diliyle konuşan peygamberlerini göndermiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, ilahî hakikatlerin değil sadece anlatıldıkları dilin değiştiğidir. Bir başka ifadeyle Rabbimiz evrensel mesajını farklı dillerde indirmiştir.
Hz. Salih, Hz. Hud, Hz. Yunus gibi bazı peygamberler belirli bir topluluğa gönderilmekle birlikte getirdikleri mesajlar evrenseldir. Hz. Muhammed (s.a.s.) ise son peygamber olduğundan bütün insanlığa gönderilmiştir.