Allah’ın bu dünyada varlığını zatı ile göremememiz iman ile alakalı bir husustur. Yarattığı eserleri ile varlığı apaçık olan bir yaratıcıya inanmama gibi bir durumun söz konusu olamayacağı herkes tarafından bilinir ve kabul edilir. Bu yüzden Allah “zatını”, görebileceğimiz bir algılamanın dışında tutmuştur. Sadece Allah’ın zatı değil, iman esaslarında yer alan melekler, ahiret, cennet ve cehennem gibi konular da inananlar için gaybdır, gizlidir. Gayb, varlığı duyu organları ile idrak edilemeyen, gözlerden gizli kalan her şey anlamına gelir.21 Gayba iman, Kur’anı Kerim’de Fâtiha’dan sonra Bakara suresinde müminlerin özelliklerinin anlatıldığı ilk ayetlerde yer alır. Allah öncelikle, görmediği hâlde gaybi meselelere inananları, namaz kılan ve infak eden müminleri takva sahibi olarak zikreder ve onların kurtuluşa ereceğini müjdeler.
Bu genel çerçeve içinde baktığımızda Allah’ın dünyada kendisini gizlemesi imtihan gereğidir. Zatı ile birlikte varlığı görülebilen bir yaratıcıya inanmak, iman meselesi olmaktan çıkar ve doğal olarak bu durumda insanların inanmama gibi bir seçenekleri kalmaz. Allah Kur’an’da kendisini bulmak isteyenlere apaçık olduğunu ama aynı zamanda gizli olduğunu ifade etmiştir: “O ilktir, sondur. Zahirdir (apaçık), Batındır (gizlidir). O her şeyi hakkıyla bilendir. Varlığını görmek isteyenlere ise, kendisini hem dış dünyada hem de bireysel yaşantılarında en derin şekilde hissettirir.