İslam’ın beş esasından birisi de hac’dır. Hicretin 9’uncu yılında farz kılınmıştır. Haccın farz oluşu, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Kur’anı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi ziyaret etmesi (haccetmesi), Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.”
Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:“İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi ziyaret etmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”154
Haccın Faydaları
Her şeyden önce hac, Allah’ın emridir ve bunun için yerine getirilmesi gerekir. Bununla beraber haccın pek çok faydaları vardır. Şöyle ki:
Hac, günahlara keffarettir. Allah rızası için hacceden kimsenin küçük günahları bağışlanır. Nitekim Peygamberimiz;
“Kim Allah için hacceder de hac esnasında kötü sözlerden ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hac’dan) döner.”155 buyurmuştur.
Resuli Ekrem Efendimizin doğup büyüdüğü, İslam dininin dünyaya yayıldığı kutsal yerleri görmek, insanın maneviyatını yükseltir ve dinî duygularını kuvvetlendirir.
Kişinin hac esnasında normal elbiselerini çıkararak ihrama girmesi ona mahşer gününü hatırlatır.
Ayrıca hac yolculuğu, insana zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır.
Diğer taraftan mala olan bağımlılığı azaltarak, fakirlere ve yoksullara karşı merhamet duygularını geliştirir.
Hac, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Müslümanları yılda bir defa bir araya getirip birbirleriyle tanışmalarını, birbirlerinin dert ve problemlerine çözüm üretmelerini sağlar.
Ülkeleri, dilleri ve renkleri ayrı olan Müslümanların aynı gaye için bir araya gelmeleri ve hep birlikte Allah’a yönelerek ibadet edip O’ndan af ve bağış dilemeleri, ruhları arındırarak İslam kardeşliğini güçlendirir.
Sosyal durumu ne olursa olsun, her seviyedeki Müslümanın ihrama girerek aynı kıyafet içinde bulunması, doğuşta Allah katında eşit oldukları fikrini hatırlatır.
Hac Kimlere Farzdır?
Hem mal, hem de beden ile yapılan bir ibadet olan hac, şu şartları taşıyanlara farzdır:
Müslüman olmak.
Akıllı olmak.
Ergenlik çağına gelmiş bulunmak.
Hür olmak.
Haccın farz olduğunu bilmek.
(Bu, Müslüman olmayan ülkelerde Müslümanlığı kabul edenler içindir. İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanlar için böyle bir şart aranmaz.)
Asli ihtiyaçlardan başka, hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu âile fertlerinin geçimlerini sağlayacak servete sahip olmak.
Hac yolculuğu için gereken vasıta ve yol masraflarını karşılayacak parası olmak.
Haccı yapabilecek zamana yetişmiş olmak.
Haccın Edasının Şartları
Yukarıda sayılan şartlardan başka, hac görevini bizzat yapmak için bazı şartlar daha vardır. Bunlara, Haccın edasının şartları denir ve şunlardır:
Vücutça sağlıklı olmak. Kör, kötürüm, felçli ve hac yolculuğuna dayanamayacak kadar hasta ve yaşlı olmamak.
Hapiste olmak gibi hacca gitmesine bir engeli bulunmamak.
Yol güvenliği olmak.
Kadının yanında kocası veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak.156
Kocası ölmüş veya boşanmış olan kadının iddet süresi bitmiş olmak.
Haccın Sahih Olmasının Şartları
Müslüman olmak.
Akıllı olmak.
İhrama girmek.
Haccı belirli zamanda yapmak.
Vakfe, tavaf ve sa’y gibi menasikten her birini tayin edilen yerlerde yapmaktır.
Haccın Vakti
Haccın belirli vakti vardır. Hac bu vakitte yapılır. Kur’anı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Hac, bilinen aylardadır.”
Hac ayları, hac menasikinin başlayıp devam ettiği Şevval, Zilkade ayları ile Zilhicce’nin ilk on günüdür. Hac, bu aylarda yapılır.
Haccın Farzları
Haccın farzları, birisi şart ikisi rükün olmak üzere üçtür:
İhrama girmek (şarttır).
Arafat’ta vakfe yapmak.
Kâbe’yi tavaf etmek.
Hanefi mezhebinde yanında kocası veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmayan bir kadının dinen sefer sayılan bir mesafeye yolculuk etmesi caiz değildir. Şafii mezhebinde ise yanında kocası veya mahremi olmayan kadın, güvenilir kadınlarla birlikte yola çıkıp farz olan haccı yapabilir. Günümüzdeki uygulama da buna göre yapılmaktadır. Bu, Şafii mezhebinde farz olan hac ve umre için böyledir. Nafile hac ve umre için ise yanında kocası veya mahremi bulunmayan bir kadının yolculuk yapması Şafii mezhebine göre de caiz değildir.
İhram
İhram, Hac veya umre yapacak olan kimsenin helal olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre için kendisine haram kılmasıdır.
İhramın iki rüknü vardır:
Niyet: Yapmak istediği hac veya umreyi kalben tayin etmektir. Bunu dil ile söylemek müstehabdır.
Telbiye, yani,
“Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk.
İnne’lhamde ve’nni’mete leke ve’lmülk lâ şerîke lek”158 söylemektir.
Hac veya umreye yahut da her ikisine birden niyet edip telbiye getirmekle ihrama girilmiş ve haccın ilk farzı yerine getirilmiş olur.
Yalnız niyet veya yalnız telbiye ile ihrama girilmiş olmaz.
Bir kimse, ihrama girdiği esnada hac veya umre yahut da her ikisini yapmayı niyetinde tayin etmese de yine ihrama girmiş sayılır.
Bu kimse, yapmak istediği menâsiki tavafa başlamadan önce tayin ederse, bu tayin muteberdir. Buna göre ibadetini tamamlar. Yapmak istediği hac veya umreyi tayin etmeden tavafa başlarsa umre için ihrama girmiş sayılır. Umresini yapar, sonra da hac için tekrar ihrama girer. Böylece temettu haccı yapmış olur.
Şayet, yapacağı hac veya umreyi tayin etmeden ve tavaf da yapmadan Arafat vakfesini yapacak olursa hac için ihrama girmiş sayılır ve ifrad haccı yapmış olur.
Herhangi bir hac çeşidi için ihrama girer de sonra bunun hac mı umre mi veya her ikisi mi olduğunu unutursa Kıran haccı için ihrama girmiş olur.
Manası: “Allah’ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim. Eşin ve ortağın yoktur. Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir. Eşin ve ortağın yoktur.”
Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde ise ihrama girmiş sayılmak için telbiye söylemek şart olmayıp yalnız niyet yeterlidir.
Hanbelilere göre ise bu durumdaki ihramlı dilediği hac çeşidini yeniden tayin edebilir ve tayin ettiği bu nüsükü yapar.
İhramın Yer ve Zamanı
Hac veya umre yapacak âfâkilerin (mikat dışından gelecek olanların) ihramsız geçmemeleri gereken yerlere “mikat” denir ki bu noktalar şunlardır:
Zulhuleyfe: Mekke’ye Medine yönünden gelenlerin mikatıdır. Peygamberimiz burada ihrama girmiştir. Hâlen buraya “Âbârı Ali” denilmektedir.
Cuhfe: Şam yönünden gelenlerin mikatıdır.
Zâtı Irk: Irak yönünden gelenler burada ihrama girerler.
Karn: Necid yönünden gelenlerin mikatıdır.
Yelemlem: Yemen istikametinden gelenlerin mikatıdır.
Kızıldeniz, Süveyş yönünden gelenler “Cuhfe” yakınındaki “Râbığ” hizasında ihrama girerler.
Hava yoluyla Cidde’ye gelecekler de geldikleri istikametteki mikatın hizasında ihrama girerler.
Harem Bölgesine İhramsız Girmek
Harem bölgesine mahsus birtakım hükümler vardır. Bunlardan birisi de bu bölgeye her ne maksatla olursa olsun girmek isteyen âfâkilerin mikat sınırını geçmeden ihrama girmeleridir. Çünkü ihram, bu kutsal bölgeye saygı göstermek için vacib kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenlerle başka maksatlar, mesela: Ticaret ve ziyaret için gelenler arasında fark yoktur. Böylece, Mekke’ye veya Harem bölgesine gelen âfâkiler, hac veya umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar.
Mikat sınırları ile Harem bölgesi arasında oturanlar, hac veya umrelerini yaparak ihramdan çıktıktan sonra ticaret veya bir başka iş için harem bölgesi dışına mesela, Cidde’ye giden âfâkilerin de mikat sınırları dışına çıkmadıkça Mekke’ye ihramsız girmelerinde bir sakınca yoktur.
Doğrudan Harem bölgesine veya Mekke’ye gitme niyetinde olmayıp mikat içi sayılan mesela, Cidde’ye gidecek olan âfâkiler mikatı ihramsız geçebilirler. Bu durumda olanlar harem bölgesine ve Mekke’ye girip çıkma konusunda Cidde’de oturanlar gibidirler. Bir örnek ver
Şafiilere göre hac veya umre maksadı dışında harem bölgesine gelen afakilerin ihramsız girip çıkmaları caiz ise de, Mikatta ihrama girmeleri müstehabtır.
Herhangi bir iş için Cidde’ye gelmiş olan kimse, daha sonra Mekke’ye gidecek olursa, Cidde’de oturan kimse gibi ihrama girmesi gerekmez. Ancak, hac veya umre yapmak isterse bulunduğu yerde ihrama girer.
İhramın Vacipleri
Mikatı ihramsız geçmemek.
İhram yasaklarından sakınmak.
İhramın Sünnetleri
Tırnakları kesmek, gerekiyorsa tıraş olmak, kasık ve koltuk altı kıllarını temizlemek.
İhrama girmeden önce temizlik için gusletmek. Gusül, abdesti olanlar ve âdet görmekte olan kadınlar için de sünnettir. Gusül mümkün olmadığında abdest alınır. Su bulunmadığı için abdest alınamazsa sünneti yerine getirmek için teyemmüm gerekmez. Çünkü buradaki gusül ve abdest temizlik içindir. Ancak daha sonra ihram namazı için teyemmüm edilmesi gerekir.
Erkekler izar ve rida denilen iki parça örtüye (yani ihrama) bürünmek.
İzar, belden aşağıya sarılan, rida da vücudun üst kısmını örten havludan ibarettir.
Bu örtülerin beyaz, yeni ve yıkanıp temizlenmiş olması müstehabdır.
İhram elbisesini giydikten sonra kerahet vakti değilse, iki rekât ihram namazı kılmak.
Namazdan sonra da niyet eder ve telbiye söyler.
İhramlı olduğu sürece fırsat buldukça yüksek sesle telbiye söylemek.
İhramdan önce vücuduna güzel kokular sürmek.
Hac için hac ayları başladıktan sonra ihrama girmek.
İhram Yasakları
İhrama giren kişiye —ihramdan çıkıncaya kadar— yapması yasak olan iş ve davranışlar şunlardır:
Saç ve sakal tıraşı olmak, bıyıkları kesmek.
Kasık ve koltuk altı kılları ile vücudun diğer yerlerindeki kılları tıraş etmek, koparmak veya yolmak.
Tırnak kesmek.
Süs için saç, sakal ve bıyıkları yağlamak veya kına sürmek. Oje, ruj ve kokulu sabun kullanmak.
Güzel koku sürünmek.
Elbise giymek.
Başı ve yüzü kapamak.
Eldiven, çorap veya topukları kapalı ayakkabı giymek.
Giyim ile ilgili bu yasaklar, sadece erkeklere aittir. Kadınlar ise normal elbiselerini giyerler. İhrama girdiklerinde sadece yüzlerini örtmezler.
Cinsel ilişkide bulunmak.
Şehevi duyguları tahrik edici sözler söylemek.
Haram olan şeyleri yapmak.
Başkalarıyla tartışmak, kavga etmek, sövüp saymak, kötü söz ve davranışlarda bulunmak.
Her türlü kara avını avlamak, göstermek veya avcıya yardım
etmek.
Deniz hayvanlarının avlanması yasak olmadığı gibi koyun ve tavuk gibi evcil hayvanların kesilmesi de ihramlıya yasak değildir.
Mekke şehri ve çevresindeki “Harem” denilen bölgenin avının avlanması, bitkilerinin kesilmesi veya koparılması ihramlı ve ihramsız herkes için yasaktır.
f) İhramlıya Yasak Olmayan İş ve Davranışlar
Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak.
Şemsiye kullanmak.
İhram örtülerini yıkamak, değiştirmek.
Kırılmış olan tırnağı koparmak.
Dişleri fırçalamak, sürme çekmek.
Vücudun herhangi bir yerindeki yarayı sarmak.
Kan aldırmak, diş çektirmek, iğne yaptırmak.
Silah taşımak, kol saati ve yüzük takmak.
Kemer kullanmak, omuza çanta asmak (bunların dikişli olması zarar vermez).
Palto veya ceketi giyinmeden omuzlarına almak.
Yüz ve başı örtmemek şartıyla yorgan, battaniye veya herhangi bir örtü kullanmak.
Balık avlamak.
Saldırıp ısıran köpek, yılan, akrep, fare ve av hayvanı olmayan hayvan ve haşereleri öldürmek.
Haccın Rükünleri
Haccın rükünleri, biri Arafat’ta Vakfe, diğeri de ziyaret tavafı olmak üzere ikidir.
Arafat’ta Vakfe
Vakfe, bir yerde kısa da olsa durmak demektir.
Haccın en önemli rüknü Arafat vakfesidir. Peygamberimiz;
“Hac, Arafat’tan ibarettir.”162 buyurmuştur.
Arafat Vakfesinin Yeri
Arafat bölgesinin “Urene Vâdisi hariç” her yerinde vakfe yapılabilir.
Arafat’ta bulunan “Nemire” Mescidinin bir bölümü (Kuzey batı kısmı) de vakfe yerinin dışındadır.
Arafat Vakfesinin Zamanı
Vakfenin zamanı, Zilhicce’nin 9’uncu Arefe günü Zeval vaktinden bayramın birinci günü fecri sadık yani tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadardır. Bu süre içinde Arafat’ın Urena vadisi hariç, herhangi bir yerinde ister vakfeye niyet etsin, ister etmesin, ister bilerek, ister bilmeyerek, ister uyanık, ister uyuyarak, ister ayık ister baygın her ne suretle olursa olsun bir an bile olsa bulunan kimse farz olan vakfeyi yapmış olur. Arafat’ta böyle süresi içerisinde kısa bir zaman da olsa bulunmakla, oradan ister yürüyerek, ister vasıta ile geçmiş olmak arasında bir fark yoktur.
Arefe günü zevalden itibaren bayramın birinci günü, tan yeri ağarmadan önce, Arafat’ta kısa da olsa bir süre bulunamayan kimse hacca yetişmemiş olur. Daha sonra yeniden hac yapması gerekir.
Arafat vakfesinin güneş batıncaya kadar devam etmesi vacibdir.
c) Arafat’ta Vakfenin Sünnetleri
Terviye günü yani Zilhicce’nin 8’inci günü Mina’ya gitmek ve orada Arefe günü tan yeri ağarıncaya kadar beklemek. Güneş doğduktan sonra buradan Arafat’a hareket etmek. Bu sünneti bugün imkânsızlık yüzünden herkes yapamamaktadır.
Arafat’taki Nemire Mescidinde öğle namazından önce imamın —Cumada olduğu gibi— iki hutbe okuması.
Sonra öğle ve ikindi namazlarını bir ezan ve iki kametle öğle vaktinde birlikte kılmak. Buna cem’i takdim denir.
Zeval vaktinden sonra mümkün olursa —ki pek çoğu için değildir— gusletmek.
Bu sünneti yapacağım diye başkalarını rahatsız etmek doğru değildir.
Vakfe esnasında abdestli bulunmak.
Oruçlu olmamak.
Vakfeyi, mümkün olursa Cebeli Rahme denilen tepenin yakınında yapmak.
Arafat’ta bulunulduğu sürece telbiye, tekbir, tehlil, salavat ve istiğfarda bulunmak, Kur’an okumak ve namaz kılmak.
Şafiilere göre, güneşin batmasına kadar beklemek sünnettir. Güneş batmadan Arafat’tan ayrılan kimse sadece sünneti terk etmiş olur, ceza kurbanı kesmesi gerekmez.
Kendisi, anne ve babası ile tüm müminler için dua etmek ve istiğfarda bulunmak.
Vakfeyi namazın peşinden yapmak. Vakfe yapılırken ayakta olmak oturmaktan daha faziletlidir.
Vakfeyi kıbleye dönerek yapmak.
Zeval’den önce Arafat’ta bulunmak.
Arafat’ta Öğle ile İkindi Namazlarının Cem’i Takdim ile Kılınması
Arefe günü, Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birleştirerek kılmak sünnettir.
İmamı A’zam Ebû Hanîfe’ye göre öğle ve ikindi namazlarının öğle vaktinde bir arada kılınabilmesi için;
Arefe günü hac için ihramlı olarak Arafat’ta bulunmak.
Mescidi Nemire’de imam ile kılmak şarttır.
Buna göre öğle ve ikindiyi bulundukları çadırlarda kılanlar, ister cemaatle kılsınlar, isterse yalnız olarak kılsınlar cem’i takdim yapamazlar, her namazı vaktinde kılmaları gerekir.
Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleriyle Hanefi mezhebinden İmam Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre ise Arefe günü hac için ihramlı olanların Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını ister Nemire mescidinde, ister çadırlarda, ister cemaat ile isterse yalnız kılsınlar, cem’i takdim ile kılmaları sünnettir. Bugünkü uygulama da buna göredir.
Bu namazlar birlikte kılınırken ezan okunur. Önce öğle namazının ilk sünneti kılınır. Sonra kamet getirilir, öğlenin farzı kılınır, sonra ara vermeden tekrar kamet getirilerek ikindinin farzı kılınır. İkindi için ayrıca ezan okunmaz ve iki farz arasında da sünnet kılınmaz. Böylece öğlenin son sünneti ile ikindinin sünneti terk edilmiş olur.
Tavaf
Haceri Esved’in hizasından başlayarak Kâbe’yi sola almak suretiyle, yedi defa Kâbe etrafında dönmek demektir. Her dönüşüne “şavt” denir. Yedi şavt bir tavaftır.
Tavafın Çeşitleri
Hacda meşru olan üç türlü tavaf vardır:
1. Kudûm Tavafı: Mekke’ye geliş tavafı demektir. Bu tavaf sünnettir.
İfrad veya kıran haccı yapmaya niyet edip ihrama giren kimse Arafat’ta vakfeden önce Mekke’ye gelir gelmez Kudûm tavafı yapar.
Mekkeliler, mikat sınırları içinden hacca gelenler, yalnız umre veya temettû haccı yapanlar, ifrad haccı yaptıkları hâlde Mekke’ye uğramadan doğrudan Arafat’a çıkanlar ile özel hâlleri sebebiyle Kudûm tavafını yapmaya vakit bulamadan Arafat’a çıkan kadınların, Kudûm tavafı yapmaları gerekmez.
Kudûm tavafının vakti, Mekke’ye gelindiği andan, Arafat’ta vakfe yapılıncaya kadar olan süredir. Arafat vakfesinin yapılması ile Kudûm tavafının vakti son bulur.
Ziyaret Tavafı: Haccın iki rüknünden biri olan farz tavaf budur, bu tavaf yapılmadıkça hac tamam olmaz.
Ziyaret tavafının vakti, Arafat vakfesinden sonra kurban bayramının ilk günü fecri sadıktan başlayarak ömrün sonuna kadar olan zamandır.164
Ancak İmamı A’zam Ebû Hanîfe’ye göre ziyaret tavafının kurban kesme günlerinde yani bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapılması vacibdir. Bundan sonraya bırakılacak olursa ceza kurbanı gerekir.
İmam Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre ziyaret tavafının kurban kesme günlerinde yapılması vacib değil, sünnettir. Mazeretsiz daha sonraya bırakılması mekruh olup, ceza gerekmez.
Veda Tavafı: Âfâkiler için haccın son görevidir. Hacdan sonra ülkelerine dönecek hacıların Mekke’den ayrılmadan Veda Tavafı yapmaları vacibdir. Buna “Sader Tavafı” da denir.
Mikat sınırları içinde Mekke ve harem bölgesinde oturanlar ile yalnız umre yapmış olanlara vacib değildir.
Şafii ve Hanbelilere göre Arefe günü gece yarısından sonra başlar.
Şafii ve Malikilere göre de, ziyaret tavafının Kurban kesme günlerinde yapılması sünnettir.
Malikilere göre Mekke’den ayrılacak olan hacıya veda tavafı vacib değil, mendubdur.
Ayrıca Veda tavafını yapmadan âdet gören ve temizlenmeden Mekke’den ayrılan kadınlardan Veda tavafı düşer.
Veda tavafı, ziyaret tavafından sonra yapılır. Ziyaret tavafından sonra yapılan her tavaf veda tavafı sayılır. Mekke’den ayrılıp mikat sınırları dışına çıkmadıkça vakti sona ermez.
Mekke’den ayrıldığı hâlde mikat sınırını geçmemiş olan kimse Mekke’ye döner ve veda tavafını yapar.
Şayet mikat sınırını dışarıya çıkmış olursa, dönmesi gerekmez. Ceza kurbanı keser. Fakat mikat dışına çıktığı için, ihramlı olarak geri dönüp, umre yaptıktan sonra veda tavafını yapacak olursa, ceza kurbanı gerekmez.
Veda tavafını yaptıktan sonra Haremi Şerife girip namaz kılmakta veya tavaf yapmakta bir sakınca yoktur. Bu durumda en son yapılan tavaf veda tavafı olur.
Tavafın Sahih Olmasının Şartları
Niyet, niyetsiz yapılan tavaf sahih değildir. Ancak tavafın çeşidini (kudûm, ziyaret veya veda tavafı gibi) tayin etmek gerekli olmayıp, mutlak tavaf niyeti yeterlidir.
Tavafı, Haremi Şerif’in içinde ve Kâbe’nin etrafında yapmak. Mescidin dışında dolaşmak tavaf sayılmaz.
Şavtların çoğunu, yani en az dördünü yapmış olmak.
Yediye tamamlamak farz değil vacibdir. Fakat dört şavttan sonra eksik kalan her şavt için ceza gerekir.
Sünnet ve nafile tavaflarda ceza gerekmez.
Hacla ilgili tavafların her birini belirlenmiş olan zamanlarında yapmak.
Tavafın Vacipleri
Abdestli olmak: Abdestsiz tavaf eden kimse Mekke’de olduğu sürece tavafı iade eder. Böylece eksiğini tamamlamış olur.
Ziyaret tavafını abdestsiz olarak yapmış olan kimse, bayram günlerinde onu iade ederse ceza gerekmez. Şayet ziyaret tavafını bayram
günleri dışında iade ederse Ebû Hanîfe’ye göre ceza kurbanı gerekir. Eğer abdestsiz olarak yaptığı ziyaret tavafını abdestli olarak iade etmeden memleketine dönerse yine ceza kurbanı kesmesi gerekir.
Setri avret: Kadın ve erkek için namazda örtülmesi vacib olan avret yerlerini örtmek.
Farz ve vacib tavaflarda avret sayılan organlardan birinin dörtte biri veya daha çoğu açılacak olursa ceza kurbanı gerekir. Dörtte birinin azında ise bir şey gerekmez. Diğer tavaflarda sadaka yeterli olur.
Tavaf esnasında Kâbe’yi sol tarafına alarak yürümek.
Tavafa Haceri Esved veya hizasından başlamak.
Tavafı hatimin dışından dolaşarak yapmak. Çünkü hatim de Kâbe’dendir.
Ziyaret, umre ve veda tavaflarını yedi şavta tamamlamak.
Tavafı, mazereti yoksa yürüyerek yapmak: Hastalık veya yaşlılık gibi bir mazeret sebebiyle yürüyerek tavaf edemeyenler tahtırevana binerek tavaf ederler.
Tavaf namazı kılmak: Tavafın hangi çeşidi olursa olsun sonunda iki rekât tavaf namazı kılmak.
Tavafın bu vaciblerinden biri mazeretsiz terk edilirse tavaf sahihtir, fakat ceza gerekir. Tavaf yeniden yapılacak olursa ceza düşer.
Tavafın Sünnetleri
Tavafta, namazda olduğu gibi beden veya elbisede namaza mani olacak pislik bulunmamak.
Tavafa başlarken Haceri Esved veya hizasına Rükni Yemani yönünden gelmek.
Haceri Esved’i istilam etmek.
İstilâm: Haceri Esved’e el sürmek ve öpmek demektir. Tavafa başlarken ve her bir şavtı tamamlayıp hizasına geldikçe ve tavaf namazından sonra Haceri Esved’e dönülür, namaza durur gibi tekbir ve tehlil getirilip eller kaldırılarak üzerine konur ve öpülür. Haceri Esved’e başkasını rahatsız etmeden yaklaşması mümkün olmadığı takdirde uzaktan Haceri Esved’e dönülerek avuçların içi Kâbe’ye çevrilir. Eller kulaklar hizasına kadar kaldırılır, “Bismillâh Allâhü Ekber” denilerek Haceri Esved selâmlanır ve sağ elin içi öpülür.
Rükni Yemani de aynı şekilde istilam edilir, fakat öpülmez. El sürerek istilam için yaklaşılamadığı takdirde uzaktan işaretle istilam gerekmez. Bu sünnet değil, müstehabdır. Diğer rükünlerde istilam yoktur.
Iztıba’ yapmak. Iztıba’, belden yukarı sarılan ihramın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atarak sağ omuz ve kolu açık bırakmaktır.
Remel168 yapılması gereken tavafların bütün şavtlarında ıztıba sünnettir. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülü olarak kılınır.
5. Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden peş peşe yapmak.
Tavaf yapılırken vakit namazı için kamet yapılır yahut abdest bozulur veya tavafı bırakmayı gerektiren başka bir mazeret çıkarsa, tavaf olduğu yerde bırakılır, namaz kılındıktan, abdest alındıktan veya mazeret sona erdikten sonra kalan kısmı tamamlanır.
Erkekler mümkün olduğu kadar Kâbe’ye yaklaşmak, kadınlar ise erkekler arasına karışmayacak bir tarzda tavaf etmek.
Tavafın sünnetlerinin mazeretsiz terki mekruhtur. Başkaca bir ceza gerekmez.
Tavafın Yapılışı
Hangi tavaf yapılacaksa ona niyet edilir ve Rükni Yemani tarafından Haceri Esved’e veya hizasına gelinir. Tekbir ve tehlil getirilerek Haceri Esved öpülür veya karşısında istilam edilir ve dua edilerek tavafa başlanır. Her şavtın başında Haceri Esved istilam edildikten sonra dua tekrarlanır.
Yedi şavt tamamlanınca yer varsa Makamı İbrahim’de, yer yoksa herhangi bir yerde iki rekât tavaf namazı kılınır ve sonunda da dua yapılır.
Haccın Vacipleri
Sa’y Etmek
Safa ile Merve denilen iki tepe arasında yedi defa gidip gelmektir. Safa ile Merve arasındaki mesafeye sa’y edilen yer anlamına “mes’a” denir. Remel: Erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve çabuk yürümeleridir.
Sa’yin Sahih Olmasının Şartları
1. Sa’yin, hac veya umre için ihrama girdikten sonra yapılması.
İhrama girmeden önce yapılan sa’y geçerli değildir.
Ancak hac sa’yinin ihramlı hâlde yapılması da şart değildir. İhramdan çıktıktan sonra da yapılabilir.
Hac için ihrama giren kimse, hac sa’yini Arafat vakfesinden önce yaparsa (ki bu sahihtir), ihramlı olarak yapması gerekir. Arafat dönüşü ziyaret tavafından sonra yaparsa ihramsız olarak yapar. Sünnete uygun olanı budur.
Umre sa’yinin ise umre tavafından sonra henüz tıraş olmadan ihramlı olarak yapılması vacibdir.
Umre tavafından sonra sa’y yapmadan tıraş olan kimse ihramdan çıkmış olur. Tıraş olduktan sonra ihramsız olarak yapılan sa’y sahihtir. Fakat vacib terk edildiği için ceza kurbanı gerekir.
2. Sa’yin muteber bir tavaftan sonra yapılması.
Muteber tavaf ise cünüp, hayız ve nifas hâllerinden temizlenmiş olarak yapılan tavaftır.
Tavaftan önce yapılan sa’y sahih olmaz.
3. Sa’ye, Safa’dan başlayıp Merve’de bitirmek.
Merve’den başlanacak olursa o şavt geçerli olmaz, iadesi gerekir.
4. Hac sa’yinin, hac ayları başladıktan sonra yapılması.
Hac aylarından önce hac için ihrama girmek caizdir. Fakat hac ile ilgili diğer menasikin hac ayları başlamadan yapılması sahih değildir.
Sa’yin Vacipleri
Sa’yi dört şavttan sonra yedi şavta tamamlamak.
Sa’yi yürüyerek yapmak. Ancak herhangi bir mazereti sebebiyle yürüyerek sa’y yapamayacak olan kimse, arabaya binerek sa’yini yapabilir. Bundan ötürü bir ceza gerekmez.
Sa’yin Sünnetleri
1. Sa’yi tavaftan sonra ara vermeden yapmak.
Sa’yden önce Haceri Esved’i istilam ederek Safa tepesine gitmek.
Sa’yin şavtlarını ara vermeden yapmak.
Sa’yi abdestli olarak yapmak.
Bedeninde ve elbisesinde namaza mani pislik bulunmamak.
Her şavtta Safa ve Merve tepelerinin Kâbe’nin görülebileceği yerlerine kadar çıkmak.
Her şavtta Safa ve Merve’de yüzünü Kâbe’ye dönüp tekbir, tehlil ve dua etmek.
Erkeklerin Safa ve Merve tepeleri arasında yeşil ışıkla aydınlatılmış sütunlar arasında hervele yani kısa adımlarla koşarak yürümeleri (kadınlar ise hervele yapmazlar).
Sa’y esnasında tekbir, tehlil ve dua ile meşgul olmak.
İbadetteki bir sünnet, imkânlar ölçüsünde yerine getirilir, aksi takdirde terk edilir. Her şavtta Safa ve Merve tepelerinin Kâbe’nin görülebileceği yerlerine kadar çıkmak sünnettir. Ancak izdiham sebebiyle bu sünneti yerine getireceğim diye başkalarını rahatsız etmek doğru olmaz ve bu sünnet terk edilir.
Sa’yin Yapılışı
Tavaftan sonra Haceri Esved istilam edilerek Safa tepesine çıkılır.
“Allahım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında 7 şavt hac (veya umre) sa’yini yapmak istiyorum. Bana bunu kolay kıl ve kabul et.” diye niyet edilir.
Safa tepesinde Kâbe’ye dönülerek tekbir, tehlil getirilir ve salavatı şerife okunur. Eller kaldırılarak dua edilir ve Merve’ye doğru yürünür.
Erkekler yeşil ışıklı sütunlar arasında hervele yaparlar.
Merve’de de Kâbe’ye dönülerek tekbir, tehlil, salavatı şerife okunur.
Eller kaldırılıp dua edilir. Böylece sa’yin bir şavtı tamamlanmış olur.
Aynı şekilde Safa’dan Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safa’ya üç dönüş olmak üzere yedi şavt tamamlanmış olur.
Gerek hac, gerek umre için sa’y birer defa yapılır, nafilesi yoktur.
Bunun için her tavaftan sonra sa’y yapılmaz. Hac sa’yinin ziyaret tavafından sonra yapılması efdaldir. Ancak ziyaret tavafından sonra izdiham olacağı için Arafat’a çıkmadan önce herhangi bir nafile tavaftan sonra da yapılabilir.
Temettu haccı yapanlara gelince, onlar, umreyi tamamladıktan sonra ihramdan çıkarlar. Sa’y ise ancak ihrama girdikten sonra yapılabilir.
Temettu haccı yapan kimse, ziyaret tavafından önce hac sa’yini yapmak isterse Terviye günü veya daha önce hac için ihrama girdikten sonra bir nafile tavaf yapar, sonra da haccın sa’yini yapabilir.
Müzdelife’de Vakfe Yapmak
Müzdelife, harem sınırları içinde Arafat ile Mina arasında bir yerdir.
Hacılar, arefe günü güneş battıktan sonra Arafat’tan buraya gelirler. Burada akşam ve yatsı namazları yatsı vaktinde birlikte kılınır. Buna Cem’i Tehir denir ve vacibdir.
Akşam ve yatsı namazları Arafat’ta ve yolda kılınmaz. Şayet kılınacak olursa yatsı vakti çıkmadan Müzdelife’ye gelinmiş ise yeniden kılınması gerekir.
Ancak Müzdelife’ye gelmeden Arafat’ta veya yolda yatsı vaktinin çıkacağından korkulursa, bu takdirde akşam ve yatsı namazları Müzdelife’ye gelmeden kılınır.
Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını cem’i tehir ile kılabilmek için, hac için ihramlı olmak, arefeyi bayrama bağlayan gece Müzdelife’de bulunmak ve yatsı vakti girmiş olmak şarttır.
Cem’i tehir yapılırken iki farz arasında sünnet kılınmaz. Bu itibarla akşamın sünneti ile yatsının ilk sünneti terk edilir.
İki vaktin namazı bir ezan ve ikametle kılınır. Yatsı namazı için ayrıca ezan ve ikamet gerekmez.
Yatsının farzından sonra iki rekât sünnet ile vitir kılınır.
Müzdelife’de Vakfe
Müzdelife bölgesinin —Muhassir vadisi hariç— her yerinde vakfe sahihtir. Ancak Kuzeh dağı üzerinde bir tepe olan ve Meş’ari Haram denilen yerin yakınında vakfe yapmak sünnettir.
Şafiilerce Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarının cem’i tehir ile kılınması sünnettir.
İmam Ebû Yûsuf’a göre Arafat’ta veya yolda akşam namazını kılmak mekruhtur. Ama kılınmış ise artık iadesi gerekmez.
Muhassir, Müzdelife ile Mina arasında bir vadi olup burada vakfe sahih değildir.
Müzdelife vakfesinin sahih olması için, ihramlı olmak, Arafat vakfesini yapmış bulunmak ve kurban bayramının birinci günü tan yeri ağardıktan güneşin doğmasına kadar olan süre içerisinde yapılmış olması şarttır.
Geceyi Müzdelife’de geçirmek sünnettir. Bayramın birinci günü şeytan taşlamak için taşların buradan toplanması müstehabdır. Müzdelife vakfesinden sonra güneş doğmadan Mina’ya hareket edilir.
Bu süre içinde herhangi bir anda —kısa da olsa— ister uyanık, ister uykuda, ister bayılmış olarak orada bulunanlar vakfeyi yapmış sayılırlar.
Müzdelife Vakfesinin Sünnetleri
Müzdelife’de gecelemek.
Vakit girer girmez sabah namazını kılmak.
Sabah namazından sonra telbiye, tekbir, tehlil, dua ve istiğfar ile meşgul olarak ortalık iyice aydınlanıncaya kadar vakfeyi uzatmak.
Mümkün olursa vakfeyi Meş’ari Haram yakınında yapmak.
Ortalık iyice aydınlandıktan sonra güneş doğmadan Mina’ya hareket etmek.
Şeytan Taşlamak
Şeytan taşlamak, bayram günlerinde Mina’da bulunan, küçük cemre, orta cemre ve Akabe cemresi adı verilen taş kümelerine ufacık taşları atmaktır ve haccın vaciblerindendir.
Hanefiler dışındaki mezheplere göre, Müzdelife’de vakfenin zamanı Arefe gününü bayram gününe bağlayan gecedir. Şöyle ki:
Malikilere göre, Güneşin batmasından tan yerinin ağarmasına kadar gecenin herhangi bir anında Müzdelife’de yapılacak vakfe yeterlidir.
Şafii ve Hanbelilere göre ise, gece yarısından itibaren başlar. Gece yarısından sonra kısa da olsa orada kalanlar, hatta oradan geçenler vakfe yapmış sayılırlar.
Müzdelife’de vakfeyi terk eden kimse ceza kurbanı keser. Ancak hastalık veya bünye zafiyeti gibi bir sebeple vakfeyi yapmamaktan ötürü bir şey lâzım gelmez. İzdiham sebebiyle vakfeyi terk eden kadınlara da ceza gerekmez.
Taş Atmanın Zamanı
Taş atmanın zamanı bayramın dört günüdür.
Bayramın ilk günü yalnız Akabe cemresine taş atılır. Bunun zamanı, tan yerinin ağarmaya başlamasından, bayramın ikinci günü aynı vakte kadar olan süredir.
Bayramın 2’nci ve 3’üncü günleri her üç cemre taşlanır.
Bayramın 2. ve 3. günleri taşlamanın vakti, güneşin tepe noktasına gelmesinden ertesi gün tan yerinin ağarmaya başlamasına kadar olan süredir. Zevalden önce atılması ise caiz değildir.
Bayramın 4. günü güneşin batmasıyla taş atma zamanı sona ermiş olur.
b) Şeytan Taşlamanın Sahih Olmasının Şartları 1. Taşları cemrelere el ile atmak.
Taşları ok veya ayak ile atmak sahih olmadığı gibi, el ile götürüp koymak da caiz değildir.
Atılan şeylerin yeryüzü cinsinden olması. Ağaç, demir gibi şeyleri atmak caiz olmaz.
Taşların hepsini birden değil, ayrı ayrı atmak. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır.
Taşları kümelerin üzerine veya yakınına düşürmek.
Taş kümelerinin uzağına düşen taşlar atılmış sayılmaz. Yerlerine yeniden atılması gerekir.
5. Taşların atılan yere, atanın fiili sonucu ulaşması.
Atılan taş bir yere düştükten veya çarptıktan sonra, bu yerin, etkisi olmadan kendiliğinden atılan yere ulaşırsa, sahih olur. Ancak birinin omzuna veya kafasına düşüp durduktan sonra bu kişinin hareketi sonucu düşerse, atılan yere ulaşsa bile sahih olmaz, yeniden atılması gerekir.Şafii ve Hanbelilere göre ise, gece yarısından itibaren başlar.
Ebû Hanîfe’den, bayramın 2. ve 3. günlerinde taşların zevalden evvel de atılabileceği rivayet edilmişse de, meşhur olan rivayet, taşların zevalden sonra atılmasıdır.
Diğer mezheplerde taştan başka bir şeyin atılması caiz değildir.
Gücü yetenin taşları bizzat kendisinin atması.
Ancak, taşları atamayacak kadar hasta olanlar başkasını vekil ederek taşlarını attırırlar.
Taşları, belirli vakit içinde atmış olmak.
Şeytan Taşlamanın Sünnetleri
Taşları yaklaşıp 3.5 metre mesafeden atmak.
Yedi taşı peş peşe atmak.
Her bir taşı atarken, “Bismillahi Allâhu Ekber” demek.
Bayramın 2. ve 3. günlerinde önce küçük, sonra orta, sonra da Akabe cemrelerine sıra ile taş atmak.
Atılan taşlar, nohuttan büyük, fındıktan küçük olmak.
Şeytan Taşlamanın Mekruhları
Büyükçe bir taşı olduğu gibi veya kırıp birkaç taş yaparak atmak.
Cemre mahallinde biriken taşlardan alıp atmak.
Bir cemreye aynı gün yediden fazla taş atmak.
Temiz olmayan (pislik bulaşmış) taşları atmak.
Cemreler arasındaki tertibe riayet etmemek.
Atılacak Taşların Sayısı
Bayramın ilk günü sadece Akabe cemresine 7 taş atılır.
Bayramın 2. ve 3. günleri ise her üç cemreye de 7’şerden 21’er taş atılır.
Şeytan Taşlama
Atılacak taşlar, Müzdelife’de toplanır ve yıkanır.
Bayram sabahı Mina’ya gelinince Akabe cemresine gidilir. Mina sağ tarafa ve Mekke sol tarafa gelecek şekilde cemreye doğru yeteri kadar yaklaşılır ve durulur. Sonra cemreye yedi taş atılır.
Taşların Müzdelife’den toplanması zorunlu değildir. Müzdelife’den toplanabileceği gibi Mina’ya gelirken yoldan, Mina’dan ve herhangi bir yerden de alınabilir. Sadece cemrelerde birikmiş olan taşları alıp atmak mekruhtur.
“Bismillahi Allahu Ekber, rağmen li’şşeytâni ve hizbihî” diyerek atılır ve durmadan oradan gidilir.
İlk taşın atılmasıyla telbiye kesilir ve bundan sonra artık telbiye yapılmaz.
Atılan taş yerine ulaşmaz veya uzağa düşerse, yerine başkası atılır.
Bayramın 2. ve 3. günleri zevalden sonra sırasıyla küçük cemreye, sonra orta cemreye ve sonra da Akabe cemresine aynı şekilde 7’şer taş atılır. Küçük ve orta cemrelere taş atıldıktan sonra başkalarına engel olmayacak şekilde bir yerde durulur ve dua edilir. Yalnız Akabe cemresine taşlar atıldıktan sonra orada durulmaz, hemen oradan uzaklaşılır.
Eğer Mina’da 4’üncü gün de kalınacak olursa, aynı şekilde her üç cemreye 7’şerden 21 taş daha atılır.
Şeytan Taşlamayı Geciktirmek
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, şeytan taşlamak vacibdir. Taşlama günleri de bayramın 4 günüdür. Vaktinde atılmayan taşlar, taşlama süresi içinde kaza edilir. Bayramın 4’üncü günü güneşin batmasıyla taşlama süresi son bulur. Bundan sonra taşlama yapılmaz.
Taşlar vaktinde atılmayacak olursa ceza kurbanı gerekir. Vaktinde atılmayan taşlar, atılma süresi içerisinde kaza edilse bile, yine ceza kurbanı gerekir.
Şeytan Taşlamada Vekâlet
Taşları bizzat atamayacak kadar hasta, yaşlı ve sakat olanlar, uygun kişileri vekil tayin ederek taşlarını attırırlar.
Yaşlılarla kadınlar, izdiham yüzünden gündüz taş atmaları mümkün olmazsa, gece atarlar. Gece taşlarını atabilecek durumda olanların vekil tayin etmeleri caiz olmaz. Çünkü vekâlet acizlikle kayıtlıdır. Taş atma süresi içerisinde herhangi bir vakit atmaya gücü yeten kimse vekil tayin edemez.
İmam Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre vaktinde atılmayan taşlar, taş atma süresi sona ermeden kaza edilirse, ceza gerekmez. Şafii ve Hanbelilere göre ise vaktinde atılmayan taşlar, bayramın 4’üncü günü güneş batmadan atıldığı takdirde edâ olur ve ceza da lâzım gelmez.
Vekil olanlar, önce kendi taşlarını, sonra da vekil oldukları kimsenin taşlarını atarlar.
Artan taşlar, ihtiyacı olanlara verilir veya uygun bir yere bırakılır.
Fazla olan taşların cemrelere atılması mekruhtur.
Bayram günlerinde Mina’da gecelemek sünnettir.
Saçları Tıraş Etmek veya Kısaltmak
Halk veya taksir denilen saçları tıraş etmek veya kısaltmak da hac ve umrenin vaciblerindendir.
Kadınlar tıraş olmaz, ihramdan çıkmak için sadece saçların ucundan bir miktar keserler.
Abdestte olduğu gibi erkekler başın en az dörtte birini tıraş eder veya saçlarının ucundan keserek kısaltırlar.
Başın tamamının tıraş edilmesi veya saçlarının tamamının kısaltılması ise sünnettir.
Saçları Tıraş Etmenin Vakti ve Yeri
Hac’da saçları tıraş etmenin veya kısaltmanın zamanı, kurban kesme günleridir. Yeri de Harem bölgesidir.
Bayram günleri çıktıktan sonra ve Harem bölgesi dışında tıraş olmakla da ihramdan çıkılmış olur, ancak ceza gerekir. Fakat tıraş olmadıkça ihramdan çıkılmış olmaz.
Tıraş ile Diğer Menasik Arasındaki Tertip
Bayramın ilk günü, Müzdelife’den Mina’ya gelindiğinde, sıra ile Akabe cemresine 7 taş atılır. Kıran ve temettü haccına niyet etmiş olanŞafiilere göre, bayram günlerinde Mina’da gecelemek vacibtir. Terkinden dolayı ceza kurbanı gerekir. Ancak hasta olan, hastası bulunan kimseler Mina’da kalmayacak olurlarsa bir şey lâzım gelmez.
Şafiilere göre halk veya taksir vacib değil, rükündür, yani farzdır.
Şafii mezhebinde saçtan en az üç tel kesilmesi veya kısaltılması yeterlidir.
Hac için ihrama giren kimse, vaktinden önce yani bayramın ilk günü tan yeri ağarmadan önce tıraş olursa ihramdan çıkmış olmaz, ihram suçu işlemiş olur. İmam Ebû Yûsuf ile İmam Muhammed, İmam Şâfii ve Ahmed ibn Hanbel’e göre ise saçları tıraş veya kısaltmanın kurban kesme günlerinde olması vacib değil, sünnettir. Daha sonraya kalmakla ceza gerekmez, sünnete uyulmamış olur.
İmam Ebû Yûsuf ve Zufer’e göre, tıraş olmanın harem sınırları içinde olması vacib değil, sünnettir. Harem sınırları dışında tıraş olmakla ceza gerekmez. Sünnet terk edilmiş olur. Kurban keserler ve tıraş olup ihramdan çıkarlar. Sonra Mekke’ye giderek ziyaret tavafını yaparlar.
Mina’da önce şeytanı taşlama, sonra kurban kesme, daha sonra da tıraş olup, ihramdan çıkma görevlerinin bu sıraya göre yapılması vacibdir. Sıranın bozulması hâlinde ceza kurbanı gerekir.
Ancak ziyaret tavafında tertibe riayet vacib değil, sünnettir. Tavafın, sözü edilen menasikten önce veya arada yapılması mekruh ise de, sahihtir ve herhangi bir ceza da gerekmez.
Tıraş Olma veya Saçları Kısaltmanın Hükmü
Saçları tıraş etmek veya kısaltmakla ihramdan çıkılır ve cinsel ilişki hariç diğer yasaklar kalkmış olur. Cinsel ilişki yasağı ise ziyaret tavafı yapılıncaya kadar devam eder. Ziyaret tavafının yapılmasıyla bu yasak da sona ermiş olur.
Haccın Sünnetleri
Kudûm Tavafı
Bu tavaf, ifrad veya kıran haccı yapacak olan âfâkilere, yani mikat dışından gelenlere sünnettir. Mekke’ye gelindiğinde hemen yapılır.
Kudûm tavafı da ziyaret tavafı gibi yapılır. Ancak haccın sa’yi bu tavaftan sonra yapılmayacaksa ıztıba ve remel yapılmaz.
Arefe Gecesi Mina’da Gecelemek
Zilhicce’nin 8’inci günü (ki buna terviye günü denir) güneş doğduktan sonra Mekke’den Mina’ya gelmek, orada öğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarını kılmak ve geceyi burada geçirerek, Arefe günü sabah namazını da kıldıktan ve güneş doğduktan sonra Arafat’a hareket etmek.
Bayram Gecesini Müzdelife’de Geçirmek
Arafat’tan Müzdelife’ye gelindiğinde, bayram gecesini burada geçirmek sünnettir.182 Bayram sabahı tan yeri ağarmaya başladıktan sonra vakfe vacibdir.İmam Ebû Yûsuf, İmam Muhammed ile Şafii, Maliki ve Hanbelilere göre ise bu sıralama, vacib değil sünnettir. Uyulmadığı takdirde ceza gerekmez, sadece sünnet terk edilmiş olur.
Şafiilere göre Müzdelife’de gecelemek vacibtir.
Bayram Günlerinde Mina’da Kalmak
Kurban kesme günlerinde Mina’da kalmak ve orada gecelemek sünnettir.