İnanan bir insan için imandan sonra en güzel sıfat, hiç şüphe yok ki doğruluktur.
Doğruluk, Peygamberlerde bulunması gerekli beş sıfattan birisidir.
Doğruluk, ahlakın temeli ve bütün faziletlerin başıdır.
Doğruluk, ne derece bir fazilet ise bunun karşıtı olan yalancılık da o kadar kötü bir huydur. Bunun için dinimiz, yalan konuşmayı yasaklamıştır.
Mümin yalan konuşmaz. Çünkü mümin güvenilir kimse demektir.
Yalan ise buna engeldir.
Peygamberimize,
—Mümin korkak olur mu, diye sorulmuş.
—Olabilir, buyurmuş.
—Mümin cimri olur mu, diye sorulunca, Peygamberimiz;
—Olabilir, demiş.
—Mümin yalancı olabilir mi? denilince, Peygamberimiz; —Hayır, olamaz, buyurmuştur.
Yalan, insan için en kötü sıfat olan münafıklık belirtisidir. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Münafığın belirtisi üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder (onu korumaz).”
Yalancının dünyada da ahirette de yüzü karadır. Çünkü insan, yalan konuştukça ve yalanı benimsedikçe Allah katında yalancılardan yazılır.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Doğruluğu benimseyin —ondan ayrılmayın— zira doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyledikçe, doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme iletir. Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır.”
Peygamberimiz, çocukları yatıştırmak ve oyalamak için onlara yalan söylemenin de günah olduğunu, bundan da sakınılması gerektiğini bildirmiştir.
Abdullah b. Amr (ra.) diyor ki:
“Peygamberimiz evimizde bulunduğu bir günde, annem, “yavrum gel, sana bir şey vereceğim” diye beni çağırdı. Peygamberimiz anneme;
—Çocuğa ne vermek istedin, diye sordu.
Annem;
—Hurma vermek istedim, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz,
—Eğer bir şey vermeyeydin (de çocuğu böylece aldataydın) sana bir yalan günah yazılırdı, buyurdu.
Yalanın her çeşidi günah olmakla beraber, en çirkini yalan şahitliğidir. Hatır için yahut çıkar için mahkemede yalan şahitliği yapmak büyük günahtır.
Yalancı şahit, önce, başkasının dünyasını yapacağım, gönlünü hoş edeceğim diye kendi ahiretini yıkmış olur. Sonra da yaptığı yalan şahitlikle hakkın kaybolmasına ve günahsız insanların eziyet görmeleri ne, mağdur olmalarına sebep olur.
“Ey müminler, adaleti titizlikte ayakta tutan, kendiniz, anne babanız ve akrabalarınız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahidliği) eğer büker yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah, yapt ıklarınızdan haberdardır.”
Peygamberimiz de;
—Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi, buyurdu. Ashab;
—Evet, bildir, ey Allah’ın Resulü, dediler. Peygamberimiz;
—Allah’a ortk koşmak, anne ve babaya asi olmak, buyurdu. Sonra, dayanmakta olduğu yerden doğrulup oturdu ve,
—İyi dinleyin, bir de yalan şahitliğ idir, buyurdu.
Peygamberimiz bu sözü durmadan tekrar ediyordu. Ashab, “Keşke sükût buyursalar.” dedi.
Yalan şahitliği yapan kimse üç çeşit günah işlemiş oluyor: Yalan konuşma, haksız olan kimseye yardım etme ve haklı olanı perişan duruma düşürmedir.
Öyle ise mümin yalan konuşmaz ve yalan şahitliği yapmaz. Bunlar, Müslümana asla yakışmayan kötü huylardır.