Suizan günah mı? Suizanda bulunmak nedir? Başkasını kötü görmek günah mıdır? İslam’da başkasını kötü görmek!

Allah Teala, Kur’anı Kerim’de şöyle buyuruyor:

İyice bilmediğin bir şeyin ardına düşme…”

Ayeti kerime çok önemli bir konuda bizi uyarıyor, iyice bilmediğimiz ve görmediğimiz kimseler hakkında söz söylememizi, fena düşünce taşımamızı yasaklıyor. Çünkü insanın duyduğu şeylerin çoğu yalan, bir kısmı da kin ve garazın ürünü olabilir. Bunun içindir ki kesin bilgiye dayanmayan şeylerden sakınmak gerekir. Esasen mümin her şeyde dikkatli ve ihtiyatlı davranır. Çünkü Peygamberimiz;

“Her işittiğini söylemek, insana yalan olarak yeter.” buyurmuştur.

İyice bilmediğimiz bir şeyi söyleyip, sonunda onun, söylediğimiz gibi olmadığı anlaşılınca mahcup olur, biz öyle sanmıştık, demek zorunda kalırız. Hele kesin bilgiye dayanmayan, sadece tahminden ibaret olan bir duyum ile din kardeşimizi kötü zanneder ve onun hakkında yanlış bir kanaate varırsak büyük haksızlık yapmış, günaha girmiş oluruz. Hiç kimsenin, bazı tavır ve davranışlarından şüpheye düşerek onun kötülüğüne hükmetmemeliyiz.

İtbân b. Mâlik (ra.) şöyle anlatıyor:

Ben, kavmim Benî Sâlim’e namaz kıldırırdım. Beni Sâlim ile aramızda bir dere vardı. Yağmur yağdığı zaman onların mescidine gitmem zor oluyordu. Bunun üzerine Peygamberimize gelip,

—Ey Allah’ın Resulü, gözlerim zayıfladı, yağmur yağdığı vakit aramızda olan dere akıyor da onu geçip mescide gitmem zor oluyor. İstiyorum ki bana gelip evimin bir yerinde namaz kıldırasın da namaz kıldığın yeri namazgâh edineyim (mescide gidemediğim zaman namazımı orada kılayım), dedim. Peygamberimiz (Bedir savaşına bizzat katılmış bulunan bu zatın gönlünü hoş etmek üzere),

—İnşallah bunu yaparım, dedi. Ertesi sabah Peygamberimiz ile Ebu Bekir, güneş yükseldiği vakit bana geldiler. Peygamberimiz evime girmek için izin istedi, buyur ettim. Eve girince de oturmadı.

—Nerede namaz kılmamı istersin, buyurdu. Namaz kılmasını istediğim yeri kendilerine gösterdim. Peygamberimiz hemen namaza durdu. Biz de arkasında saf olduk. İki rekât kıldırıp selam verdi. Biz de selam verdik. Kendisi için hazırlanan içyağı ile pişirilmiş un çorbasına onu alıkoyduk. Mahalle halkı Peygamberimizin evimi şereflendirdiğini duyunca evimize gelip doldular. Mahalle halkından biri (Mâlik b. edDuhşum’u kastederek);

—Malik nerede diye sordu. Mecliste bulunanlardan birisi;

—O, Allah’ı ve Peygamberini sevmeyen bir münafıktır, dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz;

—Böyle deme, görmüyor musun, O, Allah’ın rızasını kastederek;

—Lâ İlâhe İllallah, diyor, buyurdu. Adam;

—Allah ve Peygamberi daha iyi bilir, fakat biz, Allah’a yemin ederiz ki Malik’in münafıkları sevdiğini ve onlarla konuştuğunu görüyoruz, deyince, Peygamberimiz;

—Allah Teala’nın rızasını gözeterek “Lâ İlâhe İllâllah” diyen kimseyi Allah Teala, cehenneme haram kılmıştır, buyurdu (kesin bilgiye dayanmayan bu tahminin yanlış olacağını bildirdi.78


“Ey müminler, zannın ço
ğundan sakının, zira zannın bazısı vardır ki günahtır.” buyuruyor. Peygamberimiz de,

“Suizan etmekten sakınınız, çünkü zan, sözlerin en yalanıdır.” buyurmuştur.

Yukarıdaki ayeti kerime ve hadisi şerifte suizandan sakınmamız emrediliyor ve hiç kimsenin gizli hâllerini, ayıp ve eksiklerini araştırmamamız öğütleniyor. Başkalarının kusurlarını araştıranların gizli hâllerini Allah Teala ortaya çıkarır. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

“Müslümanların ayıplarını araştırmayın. Her kim Müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teala da onun ayıbını takip ederek, evinin içinde de olsa onu rezil ve rüsva eder.”

Rivayete göre Hz. Ömer halife iken Medine’de geceleyin kontrol için gezerdi. Bir gece bir evde şarkı söyleyen bir adamın sesini duydu. Duvardan aşarak içeri girdi, baktı ki bir adam yanında bir kadın, bir de şarap var. Adama;

—Ey Allah’ın düşmanı, sen günah işleyeceksin de Allah seni örtecek mi sandın, dedi. Adam,

—Acele etme, ey müminlerin emiri, ben bir günah işledim ise sen üç konuda günah işledin. Allah Teala, “Ayıpları araştırmayın” buyuruyor, sen gizliliği araştırdın. Allah Teala, “Evlere kapılarından girin.” buyuruyor, sen ise duvardan girdin. Allah Teala, “Kendi evinizden başka evlere geldiğinizi fark ettirip ev halkına selam vermedikçe, girmeyin.” buyuruyor, sen ise benim evime izin almadan girdin, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer;

—Nasıl, şimdi sizi affedersem, siz de beni affeder, tevbe eder misiniz, dedi ve bu şekilde bıraktı çıktı.

Görülüyor ki kötü zanda bulunmak ve din kardeşinin gizli kusur ve ayıplarını araştırmak dinimizde yasak ve günahtır.

Böyle bir günah işleyen kimse bu günahtan kurtulmak için hem tevbe etmesi ve hem de suizanda bulunduğu kimselerden haklarını helal ettirmesi gerekir.

Zannın hepsi günah değildir. Hüsnü zan (başkasını iyi sanmak) bunlardandır. Peygamberimiz;

“Sizden biriniz sakın Allah’a hüsnü zan etmeden ölmesin.” buyurmuştur.

Hüsnü zan beslediğimiz yani iyi sandığımız kimse, zannettiğimiz gibi değil ise bize bundan ötürü bir sorumluluk yoktur. Çünkü biz kesin bilmediğimiz bir konuda kişilere ancak hüsnü zanda bulunabiliriz. Aksi takdirde kötü zanda bulunur isek Allah’ın emrine aykırı hareket etmiş olmakla günaha girmiş oluruz.