Ahirete inanmanın dünya hayatımız üzerindeki etki ve faydaları nelerdir?

Âhiret, Cenâb-ı Hakk’ın insan türü için öngördüğü serüvenin son safhasını teşkil etmektedir. Bir müslüman için dünya hayatı ne kadar gerçek ise âhiret hayatı da o kadar gerçektir. İslâm’a göre dünya ve âhiret birbirini tamamlayan bütünün iki parçasıdır. Biz şu anda birinci safhayı yaşıyoruz. Allah Teâlâ bu safhada bizi imtihan etmekte, iyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız, adaletli-adaletsiz birçok şeyle karşılaşmaktayız. Yapıp ettiklerimizin burada kalmayacağını, yenilen hakların, işlenen zulümlerin, yapılan haksızlıkların hesabının ilahî adaletin gerçekleşeceği gün sorulacağını ve bunun telafisinin olmayacağını biliriz.

Bu durum, inanan insanın üzerinde dünyevî hiçbir yaptırımla mukayese edilemeyecek kadar etkili olmaktadır. Âhiret inancı polis, zâbıta, mahkeme vb. şeylerin korkusu olmadan insanın kendi kendini kontrol etmesini sağlamaktadır. İkinci olarak insan dünyada sınırlı bir süre yaşadıktan sonra oradan ayrılmaktadır. Çoğu zaman özlemlerini, sevgilerini, mal ve mülkünü terkederek bu dünyadan gitmektedir. Aslında anne, baba, eş, evlât gibi sevdiklerini kaybetme insan üzerinde telâfisi imkânsız üzüntü ve stresler oluşturur. Ancak o, ölümün yokluk olmadığını, bir gün sevdikleriyle tekrar buluşacağını düşündüğünde kendine gelmekte, hayata tutunmaya başlamaktadır. Ayrıca âhirette karşılaşılacak cehennem korkusu ve özellikle cennet özlemi, insanı dünya hayatını, iyi değerlendirmeye ve Allah’ın rızasına uygun yaşamaya sevk etmektedir.