Özürlülerin ahiretteki durumu ne olacak? Sakat ve engellilerin ahiretteki durumu ne olacak? Sakat ve engelliler ölünce nereye gidecek?

Cenâb-ı Hak insanı diğer canlılardan farklı bir konumda yaratmış, akıl, irade, bilinç ve inanma gibi yeteneklerle donatmıştır. Dünyada gerçekleştirdiği iradî fiillerinin sonucunda ona âhirette mükâfat veya ceza vaat etmiştir. Konu, insan hayatını değerlendirme olunca bu noktada mutlak adaleti, dünya ve âhiretin bir arada değerlendirilmesinde aramak gerekir. Fakirlik ve hastalık gibi dünyadaki eksikliklerin karşılığı âhirette verileceği gibi, buradaki fazlalıkların hesabı da orada sorulacaktır.

İnsanın konum ve davranışları, istek dışı ve isteğe bağlı olarak ikiye ayrılır. İstek dışı olanlar Allah’ın bize verdiği rolün gereği olup, onları sorgulamamız gibi bir konumumuz söz konusu değildir. Hangimiz cinsiyetini, rengini, ırkını sorgulayabilir? Biz bu hususlarda vâki olana rıza gösteriyor ve bunların ilahî takdirin sonucu olduğuna inanıyoruz. Sorumluluklarımızın istek ve irademize bağlı olan davranışlarımıza dayandığını da biliyoruz.

“Engelli olmak” hangi statü içinde yer almalıdır? Bilindiği üzere başta anne baba olmak üzere çevrenin, devletin, doğal ve yapay ortamın sebep olduğu engellilik durumları olduğu gibi doğrudan Allah’ın takdiri ile oluşan engellilik halleri de bulunmaktadır. Şüphe yok ki bunları bir imtihan vesilesi olarak değerlendirmek gerekir.

Cenâb-ı Hak herkesi birtakım yeteneklerle imtihan etmektedir. Yetenekleri çok ve mükemmel olanların imtihanı daha zor; kıt ve eksik olanların imtihanı ise daha kolaydır. Onun için hakkı verilmeyen malın, kıymeti bilinmeyen sağlığın, iyi değerlendirilmeyen yetkinin mükellefin aleyhine döneceği ve âhirette nice zenginin fakir, nice yetkilinin yetkisiz olmayı temenni edeceği bildirilmiştir.

Tefsirlerde beyan edildiğine göre, ilahî adalet terazisi kurulduğu gün, Allah herkesin hesabını görecek, kimseye haksızlık edilmeyecek, boynuzlu koç, boynuzsuz koçtan hakkını alacak ve adl-i ilahî tam olarak gerçekleşmiş olacaktır. Akıl, irade, düşünme gibi nimetlerin bu dünyada kıymetini bilmeyenler huzûr-ı ilahîde hesap veremeyince, bu nimetlerden yoksun oldukları için hesapları kolay görülenlere imrenerek onlar gibi olmayı temenni edeceklerdir. Ayrıca Cenâb-ı Hak, mutlak adaletinin gereği olarak dünyada engellilikten dolayı çekilen acı ve ıstırabın karşılığını âhirette verecek ve adalet terazisi eşitlenecektir.