Cennet ve cehennemin ebedî olup olmadığı meselesi kelâm bilginleri arasında tartışılmıştır. Bazı kelâmcılar, ebedî olmanın Allah Teâlâ’ya ait bir sıfat olduğunu, O’nun dışında her şeyin fâni olacağını dolayısıyla hâdis varlıklar olan cennet ve cehennemin de ebedî olamayacakları ve bir gün fenâ bulacakları görüşünü savunmuşlardır.
Cehm b. Safvân ve Ebü’l-Hüzeyl el-Allâf gibi kelâmcılar bu görüşü savunmaktadırlar. Kelâm âlimlerinin büyük çoğunluğu ise cennet ve cehennemin ebedî olduğu görüşündedirler. Bunlara göre ezelîlik ve ebedîlik bir arada mütalaa edildiğinde problem oluşturmaktadır. Halbuki cennet ve cehennem de dahil olmak üzere bütün hâdis varlıklar Allah tarafından yaratıldıkları gibi, varlıkları da O’nun tarafından sürdürülmektedir. O’nun böyle bir sürekliliği istemesi imkân dahilindedir. Kur’an’da bazan “ebedî olarak kalış” , bazan da “uzun süre” anlamında dile getirilmektedir.
Bu ifadeleri esas alındığı takdirde, mahiyetini bilemediğimiz bir ebedîliğin tek başına Allah inancına engel oluşturmayacağı söylenebilir.