İslâm inancına göre dünya bir imtihan alanıdır. Bu imtihan, kişinin bulûğ çağına girmesiyle başlar ve ölünceye kadar devam eder. İnsan ölünce ibadet sorumlulukları ve diğer yükümlülükleri sona erer ve normal şartlarda amel defteri kapanır, çünkü imtihan bitmiştir. Ancak hadis rivayetlerinde bazı hallerde amel defterlerine sevap ve günahın yazılmaya devam edeceği bildirilmiştir. Buna göre hizmet ve fonksiyonu devam eden, Allah’ın rızası uğruna harcamalar (sadaka-i câriye), ilim öğretip yaymak, hayırlı evlât yetiştirmek, ağaç dikmek ve iyi bir çığır açmak ölünün faydalandığı davranışlardır.
Buna mukabil kötü bir çığır açmak da zarar görmesine sebebiyet verir. Yine İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre ölünün arkasından okunan duaların, verilen sadakaların ve yapılan hayırların sevabı ona bağışlanabilir. Genellikle bedenî ibadetlerde birinin yerine iş yapmayı câiz görmeyen Hanefîler, malî ibadetlerde buna olumlu bakmış, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerine mensup âlimler ise “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (en-Necm 53/39) âyetini delil getirerek ibadetlerde niyâbeti geçersiz saymış, sevabını ölülere bağışlamayı da câiz görmemiştir.