Ölen kimsenin namaz, oruç, kurban gibi ibadetlerle ilgili borçlarının düşürülmesi için fakirlere fidye ödenmesine ıskat, bu esnada başvurulan uygulamaya da devir denilir. Kur’an’da ve sünnette ibadetlerin hangi amaç ve şartlarda nasıl ifa edileceği, vaktinde yerine getirilmeyenlerin telâfi veya kazâsının mümkün olup olmadığı beyan edilmiştir. Söz gelimi ramazan ayında oruç tutamayanların fidye vermesi, yeminini bozanların on fitre vermesi veya on fakiri doyurması gibi konular nasslarla belirlenmiş hususlardır.
Hz. Peygamber, sahâbe-i kiram, tâbiîn ve tebeu’t-tâbiîn dönemlerinde ıskat-ı salât şeklinde bir uygulama söz konusu olmamıştır. İlk dönem fıkıh âlimleri de bu tarz uygulamaya olumlu bakmamışlardır. Ancak müteahhir dönemlerde ve özellikle Hanefîler arasında, ölenin vasiyetinin bulunması ve bıraktığı malın üçte birini geçmemesi şartıyla vârislerinin böyle bir uygulama yapabileceklerine müsamaha ile bakılmıştır. Allah’ın hakları alanında bu tür hayırlarla ilahî mağfirete nâil olunacağı umulmuştur. Kul haklarında ise asıl hak sahibi olanı razı etme dışında bir yöntem yoktur.