Şeytan ile cinler ruhanî varlıklar olup, yapı ve mahiyet itibariyle bizden farklıdır. Şeytanın bizimle ilişkisi vesvese verme, telkinde bulunma, tuzak kurma ve aldatma şeklindedir. Onun bizimle mücadelesi Allah’a itaatımızı engelleme, O’nun yolundan uzaklaştırma ve isyan ettirme şeklindedir. Bunun için nefsimizi öne çıkarmaya, arzu ve isteklerimizi aklımızın önüne geçirmeye çalışmaktadır. Ancak üzerimizde zor kullanarak hâkimiyet kuramaz, irade ve kudretimizi ortadan kaldıramaz. “Şeytan, insanoğluna, damarlarındaki kan gibi nüfuz edip dolaşır.” anlamında rivayet edilen hadis mecaz olup, şeytanın bizi etkilemek için ne derece yakın temas halinde olduğuna işaret etmektedir.
Cinlere gelince, onlar da ruhanî varlıklar olup, şeytandan farklı olarak kendi başlarının çaresine bakmak durumundadır. Çünkü insanlar gibi onlar da imtihan olmaktadır ve şeytan gibi insanlarla ilgili herhangi bir görev ve telkinleri yoktur. İnsanların cinlerle temasa geçip geçmeyecekleri tartışmalı bir konudur. Melekler gibi onların da farklı şekillere girebildikleri kabul edilmektedir. Ancak insanlarla fizikî temas kurup onların biyolojik yapılarına zarar vermeleri söz konusu değildir. Kur’an’da yer alan, “Şeytanın dokunması, cinlerin çarpması” gibi ifadeler, Arap dilinde yerleşmiş mecaz anlamlı deyişlerdir. Dolayısıyla zâhirî mânalarıyla alınıp üzerlerine hüküm bina edilmesi isabetli değildir.