İslam’ın barış, esenlik, güven ve huzur gibi anlamalara geldiğine dikkat çekilmişti. Müslüman da barışı, adaleti, merhameti, iyi, güzel, erdemli ve ölçülü olanı esas alan kendisine güven ve saygı duyulan nitelikli insandır. Dolayısıyla bu güveni, adalet ve merhameti sadece kendi türünden olan insanların değil tüm canlıların görmesi gerekir.
Hayvanlar Allah’ın yaratma sanatının birer nişanesi ve Allah’ın lütfu olarak hem doğaya hem de hayata anlam ve güzellik katan varlıklardır ve ayetin ifadesi ile onlardan alınacak ibretler vardır: Muhakkak hayvanlardan alacağınız ibretler vardır. (Nahl 66)
Allah’ın lütuf olarak yarattığı canlılarda insanlar için ibretlerin yanında nimetler de vardır: Ve hayvanları da O yarattı: Sizi ısıtan giysileri onlardan temin ediyorsunuz. Daha başka yararlarının yanında onlardan elde etiğiniz besinleri de yiyorsunuz. (Nahl 5). Yine, evcil hayvanlarda da sizin için elbet bir ibret vardır: onların karınlarında bulunan sütten size içiriyoruz ve sizin için onlarda birçok yarar bulunuyor; üstelik onlar sayesinde besleniyorsunuz. Mü’minun Suresi
Bugün maalesef tüm dünyada hayvanlara karşı acımasızca şiddet uygulanmakta, doğal yaşam ortamları ortadan kaldırılmakta, zevk için eziyet edilmekte, vahşi şekilde öldürülmekte ya da birçok türün tükenmesine sebep olunacak şekilde hatalar yapılmaktadır. Oysa bu gezegen içindeki tüm canlıların evi ve yurdudur. İnsanın yaşam hakkı olduğu gibi diğer canlıların da yaşam hakları vardır. İnsan dediğimiz varlığın içinde bulunduğumuz gezegeni daha yaşanır ve güzel kılması gerekirken bizzat insanın kendisi hırsları, bencillikleri, doyumsuzlukları ve merhametsizlikleri sebebiyle hem kendi türüne hem de diğer canlılara yaşanılmaz kılmaktadır dünyayı. Bir insanın, insan olsun hayvan olsun başka bir canlıya davranışı en başta kendi insanlığını ortaya koyan bir ölçüdür. Eğlence olsun diye canlılara zarar vermek, insanlıktan nasibi olamayanların harcıdır.
Allah, bir lütuf olarak hayvanları bize boyun eğdirmiş ve kendilerinden yararlanabileceğimiz birçok güzellikle donatmıştır onları: Şimdi onlar, kendileri için kudretimizin bir nişanesi olarak evcil hayvanlar yarattığımızı ve bu sayede onlara sahip olabildiklerini de mi görmezler? Dahası onları emirlerine amade kıldık ki, bir kısmına binsinler, bir kısmını da yesinler ve onlardan başkaca da yararlansınlar ve içecek (süt) sağsınlar. Hâlâ şükretmeyecekler mi? Yasin Suresi
Hayvanların insanlara faydaları saymakla bitmez. Çeşitli besinleri elde ettiğimiz hayvanlardan, üzerlerine binerek yolculuk ettiklerimize ya da güvenlik için bekçilik edenlere kadar etinden, sütünden, gücünden, yününden ve güzelliklerinden istifade ettiğimiz canlılara karşı merhametli olmamız gerektiğini bilmeliyiz. Ayetlerde Allah’tan bir lütuf olarak hayvanların faydalarına dikkat çekildiği görülmektedir: Ve evcil hayvanları da O yarattı: Sizi ısıtan giysileri onlardan temin ediyorsunuz. Daha başka yararlarının yanında onlardan elde etiğiniz besinleri de yiyorsunuz. Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Kendinizi sıkıntıya sokmadan ulaşamayacağınız nice mekânlara yüklerinizi onlar taşır. İyi bilin ki Rabbiniz gerçekten çok şefkatli, pek merhametlidir. O, atları, katırları ve merkepleri hem kendilerine binesiniz, hem de (hayata) güzellik katmak için yarattı ve daha sizin bilmediğiniz nice şeyleri de yaratacak. (Nahl 58)
Hayatımızı kolaylaştıran, bize katkı ve fayda sağlayan, güzellikleri ve işlevleri ile Allah’ın üstün sanatına kanıtlar sunan hayvanlara karşı duyarlı olmalı, onların bize sunduğu faydalar gibi biz de onlara iyi davranarak, yiyeceklerini ve içeceklerini en güzel ve temiz şekilde zamanında vererek, onları gereğinden fazla yormayarak ve haklarını gözeterek Allah’ın bize olan rahmetine nankörlük etmememiz gerekir. Bütün insanlar gibi hayvanlar da Allah’ın yarattığı ve O’na ait olan canlılardır. Şüphesiz Allah, yarattığına ve kendisine ait olana nasıl davrandığımızın hesabını soracaktır. Allah’ın nimetine nankörlük etmemek gerekir:
Size içinde huzur ve sükûn duyacağınız sabit meskenler (inşa etme yeteneği) veren; yine size hayvanların derilerinden konup göçerken kolayca taşıyacağınız seyyar mekânlar (yapma yeteneğini) kazandıran; onların yünlerinden, kürklerinden, kıllarından hem dayanıklı temel eşyalar hem de sınırlı süre kullanılan dayanıksız tali eşyalar (üretme yeteneğini) veren de Allah’tır. (Nahl 80)
Öte taraftan hayvanlar ve yaratılış amaçlarına uygun olarak sahip oldukları özellikleri, Allah’ın sanatına tanıklık etmek ve bu eşsiz sanata olan hayranlığı hissetmek isteyen inananlar için üzerlerine düşünme ve Allah’a şükretme vesilesidir. Bu konuda birçok ayet örnek olarak gösterilebilir: Peki, kuşlar üzerinde hiç mi gözlem yapmazlar? Onlar göğün boşluğunda (uçarken, ilahi yasalara) boyun eğmişlerdir. Onları orada tutan (yasayı) Allah’tan başka kimse (koyamaz). Hiç şüphesiz, inanıp güvenen bir toplum için bunda da mutlaka alınacak dersler vardır. (Nahl 79). Sen (ey insan)! Göklerde ve yerde bulunan her bir varlığın kanat çırpan kuş katarlarına varana dek Allah’ın yüce kudretini dillendirdiğini fark etmez misin? Doğrusu onların hepsi de, O’na teslim olmayı ve O’nu yüceltmeyi bilmektedir; Allah onların hareketlerini de çok iyi bilmektedir. (Nur 41)
Allah’ın lütfu olarak yaratmış olduğu hayvanlardan yararlanmak aynı zamandan şükür sebebidir: …Başta gemiler ve hayvanlar olmak üzere, bindiğiniz her şeyi var eden O’dur. Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: “Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık” demeniz için. (Zuhruf 1213)
Yine tarihi kaynaklardan gelen, hem Kuran’a hem de Kuran’ın bize tanıttığı Hz. Peygamberin örnek yaşamına uygun olacak şekilde Peygamberimizin hayvanlara karşı duyarlı ve hassas olmamız, onları çok fazla yükle yormamamız, yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamamız, eziyet etmememiz, iyilik ve güzellikle davranmamız ve hayvanlara iyilik ve merhamet ile yaklaşmanın Allah katında güzel karşılıkları olacağına dair yaklaşımları olduğu görülmektedir. Dolayısıyla gerek Kuran ayetlerinden gerekse o ayetleri en güzel şekilde hayatına yansıtarak insanlığa örnek olmuş Peygamberimizin hayatından hareketle İslam inancının daha yedinci yüzyılda hayvan haklarını gündeme getiren ve bu konuya dikkat çeken bir inanç sistemi olduğu anlaşılmaktadır.
Yine sosyal psikoloji ve hayvan psikolojisinin öncüsü olarak gösterilen El Cahız (ö.868) gibi birçok Müslüman bilim insanının hayvanlar üzerine araştırma ve incelemeler yaptıkları bilinmektedir. Cahız’ın karıncaların sosyal yaşamını ve örgütlenmesini incelediği, çeşitli hayvanların iletişimleri ve psikolojileri hakkında yazılar yazdığı görülmektedir. Besin zincirine dikkat çeken ve onun önemine ilk defa vurgu yapan biyolog, Cahız’dır. Yedi ciltlik Kitâbü’l Hayevân isimli meşhur eserinde 350 hayvanı tarif eden Cahız, çevrenin bir hayvanın hayatta kalma olasılığına etkilerini incelemiş, çevre koşullarının belirli bir topluluğun bireylerinin fiziksel karakteristiklerini nasıl belirleyebileceğini anlamaya çalışmıştır. Özellikle dokuz ve on ikinci yüzyıllar arasında İslam bilginleri tarafından birçok zooloji kitabı kaleme alınmış ve hayvanlar âlemi detaylı bir şekilde incelemeye tabi tutulmuştur.
Öte taraftan Kuran’daki bazı surelere, sure içinde konu edinilmeleri sebebiyle kimi hayvanların isimlerinin verildiği görülmektedir. Bakara (İnek), En’am (SığırDavar), Nahl (Bal arısı), Neml (Karınca), Ankebut (Dişi Örümcek) ve Fil (Fil) sureleri bunlara örnektir. Yine bunlar dışında da çeşitli hayvanların isimleri Kuran’da geçmektedir.
Kedi, köpek ve kuşlar gibi etrafımızdaki canlılara karşı da duyarlı ve ikram sahibi olmak gerekir. İnsanları rahatsız etmeyecek ve tehlikeye sokmayacak şekilde doğal yaşam imkânları kendilerine sağlanmalıdır. Bir toplumun medeniliği ve gelişmişliğinin temel göstergelerinden biri canlılara, çevreye ve eşyaya nasıl davrandığıdır. Öte taraftan ayetin ifadesi ile bu gezegen sadece bizim için değil Allah tarafından yaratılan tüm canlılar için de yaratılmıştır. Üstelik her bir canlı türü insan türü gibi bir ümmet bir âlemdir: Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. (En’am 38)
Hayvan sever kişilerin bakımını üstlenmek üzere daha yavruyken evine aldığı evcil hayvanları heveslerinin geçmesi ya da başka sebeplerden dolayı sokaklara bırakmaları da doğru değildir. Bakımı üstlenilemeyecek canlıları ya hiç eve almamak ya da eve alınmışlarsa onlara ve onlardan doğacak yavrulara bakmak veya uygun yerlere yerleştirmek gerekir. Canlılar, oyuncak mağazasından alınan ve heves alındıktan sonra depoya kaldırılan ya da çöpe atılan oyuncaklar gibi değillerdir. Dolayısıyla sokağa atıp terk etmek doğru değildir. Bu konuda da hassas ve duyarlı olmak gerekir.
Merhametli olan her insan evcil hayvanları sevecektir. Ancak bazı insanlar hayvanları sevmelerine rağmen yine de çeşitli özel sebeplerden dolayı onlardan korkup çekinebilmektedir. Bu yüzden başkalarının özel alanını ya da durumunu ihlal etmeyecek şekilde kimseye rahatsızlık vermeden ve gerekli güvenlik tedbirleri alınarak hayvanlar kontrol altında tutulmalıdırlar.
Dini açıdan bazı hayvanların evde beslenmelerinin haram olduğu ya da kimi hayvanların şeytan olduğuna dair inanç ve kabuller, tamamen Kuran dışı rivayet kaynaklarına dayanmaktadır. Bazı hadis rivayetlerinde çeşitli hayvanlar ile ilgili akıl almaz iddialarda bulunulmuş ve özellikle köpekler başta olmak üzere kimi hayvanlar şeytan olarak tanımlanmışlardır. Bu türden iddiaların Kuran’da en ufak bir izine dahi rastlamak mümkün değildir. Aksine özelikle köpek ile ilgili ayetler hep olumlu şekilde kullanılmıştır. Her ne kadar örneğin karganın fasık olmasından kastedilen şeyin ziraat ürünlerine zarar vermesi olarak yorumlanmaya çalışılsa da genel olarak hadis rivayetlerinde, Kuran’da hiçbir temeli ve örneği olmadığı şekilde bazı hayvanlar ile ilgili akıl almaz ifadeler kullanıldığı görülmektedir. İşin acı tarafı ise bu türden ifadelerin Peygamberimize iftira edilerek onun ağzından çıktığının iddia edilmiş olmasıdır.
Güvenilir kabul edilen hadis kitaplarında şeytan oldukları için tüm kara köpeklerin öldürülmesi gerektiği, av ve çoban köpeği dışında köpek besleyenin ecrinden her gün iki kıratlık eksilme olacağı, av ve çoban köpeği dışında bütün köpeklerin öldürülmelerinin gerektiği, içerisinde köpek ve suret bulunan eve meleklerin girmeyeceği, karganın fasık olduğu, devenin şeytan, siyah köpeğin şeytan, güvercinin şeytane olduğu iddia edilmiştir. Görüldüğü gibi Kuran’da hiçbir temeli olmamasına rağmen Allah’ın yaratma sanatının birer örneği olan hayvanlar ile ilgili akıl almaz ve yakışıksız ifadelerde bulunulmuştur.
Bu türden rivayetlerin Kuran’a uygunsuz olduğu ve Allah’ın yaratmış olduğu canlılar ile ilgili akıl almaz iddialarda bulunduğu açıktır. Bir köpeğin siyah renkli olması Allah’ın onu o renkte yaratması sebebiyledir. Kendi iradesi ile seçmediği bir renk sebebiyle rivayetler tarafından şeytan ilan edilmesi kabul edilebilir değildir. Üstelik köpek, her zaman insana yakın bir dost ve koruyucu olmuş bir yoldaştır. Allah’ın yarattığı bu türden hayvanların öldürülmeleri değil aksine gözetilmeleri gerekir. Dolayısıyla evde herhangi bir hayvanı beslemek dini bir konu ya da yasak değil, kişilerin tercihine kalmış bir meseledir.