Kur’ân ayetleri her durum ve şartta inanan kişilerin adaletten, sağduyulu davranıştan ve doğruluktan ödün vermemeleri gerektiğini vurgular. Ayetten de görüldüğü gibi savaş halinde dahi inananlara selam vererek barış ve esenlik temennisinde bulunan kişilere sen inanan değilsin diyerek selamını karşılıksız bırakmak ve savaş durumunu bahane ederek inanmayanlardan oldukları gerekçesiyle insanların haklarına girmek yasaklanır. Kimin gerçek manada inanıp inanmadığını şüphesiz yalnız yüce Allah bilir. Bununla birlikte selam veren kişi ger çekten de inanan biri olmasa da belki inanmak isteyen ya da inanan birinden alacağı yumuşak ve hoşgörülü bir karşılık sebebiyle kalbi İslâm’a ısınacak biri olabilir. Bu sebeple Allah’a ortak koşmayan ya da onu inkâr ettiği açık bir biçimde belli olmayan ve inananlara karşı savaşmayan kimselerin selamlarının alınmasına, ayette de ifade edildiği gibi uyarıda bulunulan kimselerin de daha önceden inanmadıklarının ve Allah’ın lütfu sayesinde imana geldiklerinin unutulmamasına dikkat çekilmektedir. Sadece savaş esnasında değil, günümüzde insanlar arası ilişkilerde de hakkında sağlam bilgiye sahip olmadığımız kişiler için önyargılı davranmamak ve özellikle insanların imanı noktasında peşin hükümde bulunmayarak bu konuda hassas olmak gerekir. İslâm dini barış ve esenlik dinidir. Kuşatıcı ve birleştiricidir. Bu gerçeği görmezden gelerek Allah’ın sınırlarını ihlal eden ve kafasına göre insanları inanan ya da inanmayan şeklinde ayırarak kendi kabulleri ile örtüşmeyen kimseleri inkârcı kabul eden kişilerin işlemiş oldukları bu günahın hesabını vermeleri çok zor olacaktır.
Ey inananlar, Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın, dinleyin, size selam verene/barış veesenlik temennisinde bulunana, dünya hayatının geçici menfaatini gözeterek: “Sen mümin değilsin!” demeyin. Çünkü Allah’ın yanında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle idiniz, Allah size lütfetti (imana geldiniz). O halde iyice anlayın (dinleyin, peşin hüküm vermeyin). Çünkü Allah yaptıklarınızı haber almaktadır.
Nisa Suresi Ayet 94