İnsan kelimesi ‘nisyân’ yani unutma kökünden gelmektedir. İnsanoğlu, yaratıcısının kendisine bahşetmiş olduğu sayısız nimet ve imkânı kendi becerisi sayesinde elde ettiği zannına kapılmakta ve tüm bu nimet ve imkânın asıl sahibini unutmaktadır. Bu unutkanlığı ise kaçınılmaz olarak Allah’a karşı nankörlük yapmasını beraberinde getirmektedir. Ayetler: “Allah, nankörlük edenleri sevmez” (30/45) diye buyurmakta ve yine ayetlerde pek çok defa yüce Allah’ın insanların emrine sunduğu sayısız nimet ve imkâna dikkat çekilerek de insanlardan şükretmeleri beklenmektedir. Bu durum sadece kulun Allah ile olan ilişkisi noktasında değil insanlar arası ilişkilerde de ortaya çıkmaktadır. Pek çok insan ihtiyaç duyduğu zamanlarda menfaatiyle çatışmadığı müddetçe diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmakta ancak dünyevi bir menfaatiyle çeliştiği noktada hemen nankörlük yapıp kendisine yapılan iyilikleri unutmaktadır. Ayetler insanın bu yönünü dikkate alarak uyarılarda bulunmakta ve yüce Allah’a karşı yapılan nankörlüğün nankörlüklerin en büyüğü olduğuna dikkat çekmektedirler. Alacağı bir sonraki nefesini dahi Allah’a borçlu olan insan Allah’ın kendisine sunmuş olduğu hayati nimetleri kullanmakta ama buna rağmen tüm bunları yaratan yüce Allah’a karşı nankörlük yapmaktadır. Ayetlerde: “Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.” (14/18) diye buyrulmakta ve Allah’a nankörlük edenlerin yapmış oldukları hayırlı işlerin nankörlükleri sebebiyle yok olup gideceğine vurgu yapılmaktadır.
Anın beni ki, anayım sizi. Şükredin bana, sakın nankörlük etmeyin.
Bakara Suresi Ayet 152