Hz. Âdem’den itibaren gönderilen ilahi dinlerin en temel mesajı Allah’a iman etmek yani gönülden bir teslimiyetle Allah’a inanmaktır. Allah’a iman eden kul, imanın gereği olan vazifelerini yerine getirerek bir manada imanının hakkını verir. Çünkü Kur’ân ayetlerine göre Allah’a tam manasıyla iman etmek sadece dil ile tekrar edilerek gerçekleşecek bir şey de-ğildir. Evet, kişi aklen ve dil ile Allah’a iman ettiğini ifade ediyorsa şayet İslâm dinine girmiş demektir. Ancak gerekleri yerine getirilmediği takdirde iman kişinin kalbine yerleşmeyecek (49/14) ve bu inanç tam anlamıyla Kur’ân’da çizilen inanan profili ile örtüşmeyecektir. Bu yüzden Allah’a iman söz ile yapıldığından daha da kuvvetli bir şekilde akıl ve kalp ile de yapılmalı ve imanın gerekleri yerine getirilmelidir. Allah’a iman eden kişi Allah yok gibi yaşayamaz. Yaşantısıyla ilgili kararlarını Allah’ın rızasını gözeterek alır. Allah’a iman etmek kadar insanı şerefli kılacak başka bir inanç yoktur. Allah’a gönülden yapılan bir iman, kişiyi şeyta-nın tuzaklarından uzak tutar. Kur’ân’ın ilkelerine yaklaştırarak kötülüklerden alıkoyar.
Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, ‘Rabbinize inanın’ diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyiliklerle ölmek nasip et.
Ali İmran Suresi Ayet 193