Diğer savaşlarda olduğu gibi Hayber’in Fethi’nde de hanımlar orduyla beraber Medine’den çıkmıştır. Kaynaklarda Hz. Peygamber ile birlikte Medine’den yirmi kadın yola çıkmıştır. Bu kadınlar: Hz. Peygamber’in zevcesi Ümmü Seleme, Safiyye bint Abdülmüttalib, Ümmü Eymen, Ebû Rafi’nin eşi ve Resûlullah’ın mevlası Selmâ, Hayber de Sehle bint Âsım adında bir çocuk doğuran Âsım b. Adî’nin eşi, Ümmü Umâre Nüseybe b. Ka’b, Ümmü Menî, Kü’aybe bint Sa’d Eslemiyye, Ümmü Mutâ Eslemiyye, Ümmü Süleym bint Milhan, Ümmü Dahhâk bint Mes’ûd Hârisiyye, Hind bint Amr b. Harâm, Ümmü’lÂla Ensâriyye, Ümmü Âmir Eşheliyye, Ümmü Atiyye Ensâriyye, Ümmü Selît’dir. Hanımlar Allah yolunda savaşan Hz. Peygamber ve arkadaşlarına yardım etmek için yola çıkmış, yün eğirmiş, yaralıları tedavi etmiş, okları toplayarak okçulara yardım etmiş, su taşımış, yaralıları taşımış, yemek yapmış, eşyaların güvenliğini sağlamaya çalışmış ve hayvanların bakımını dahi üstlenmişlerdir.
Hayber Savaşı’nda Müslümanlardan çok sayıda yaralanan olmuş ve bu yaralılar hanım hemşireler tarafından tedavi edilmiştir. Hayber tarafında atılan oklarla elli kişi yaralanmış ve yaralananlar tek tek taşınarak karargâhlara getirilmiştir. Bu görevleri savaş meydanında hanımlar üstlenmiş ve onları tedavi etmişlerdir.
Savaş Esnasında Hanım Sahâbîlerin Rolü
Kaynaklarda ismi açıkça geçmeyen Abdullah b. Üneys’in eşi Hayber Savaşı’na hamile olmasına rağmen katılmıştır. Asım Köksal onun adının Hubla olduğunu bildirmiştir. Hz. Peygamber’in savaşa katılmak konusunda hanımları serbest bırakması onları ibadete yönlendirmesinin yanında hamile bir hanımın savaşa katılması onun sağlık alanındaki bilgisiyle açıklanmıştır.296 Yardım edebileceği bir husus olmasaydı hamile bir kadın savaş için Medine’den çıkarılmazdı. Orduda yaralıların tedavisi amacıyla oluşturulan birimler mevcuttu ve bu grup ilk gün elli kadar Müslümanı tedavi etmişlerdir. Bu tedavi sürecinde orduya katılan yirmi kadın aktif rol üstlenmişlerdir.297 Bu kadınlardan birisi de hamile olmasına rağmen savaşa katılan Abdullah b. Üneys’in eşi idi. Yaralı askerlere yardımcı olabilir maksadıyla savaşa katıldığı rivayet edilmektedir. Abdullah b. Üneys’in eşi savaşta görevler üstlenmesi ganimetlerden ona da pay ayrılması sonucunu doğurmuştur. Savaşın sonunda Hz. Peygamber ganimetlerden onun için ve yeni doğan bebeği için de pay ayırmıştır.
Hz. Peygamber ile beraber Hayber Savaşı dâhil yedi savaşa katılan Ümmü Ziyâd sağlık alanında orduya yardımcı olmuş ve onları tedavi etmiştir.298 Hayber Savaşı’na katılmalarını şöyle anlatır: “Bizim de iştirak ettiğimiz Hz. Peygamber’e ulaşınca Hz. Peygamber bizi yanına çağırttı. Gittik. Yüzünde öfke okunuyordu. Bize: “Kiminle çıktınız, kimin izniyle çıktınız?’’ diye çıkıştı. Biz: “Yün eğirip onunla Allah yolunda yardımcı oluruz. Okları toplar, gazilere veririz, diye çıktık. Ayrıca yanımızda yaralıları tedavi için ilaç var, yemek de yaparız” dedik. Bunun üzerine: “Öyleyse kalın!” buyurdu. Allah, Hayber’in fethini müyesser kılınca, bize de ganimetten, tıpkı erkeklere olduğu gibi pay ayırdı.”299 Birçok kaynakta Hayber’e katılanların ismi tek tek zikredilirken Ümmü Ziyâd’ın yanındaki arkadaşlarının isimleri kaynaklarda yer almaz. Haklarında sadece bilinen Gifâr kabilesine mensup toplamda beş kişi oldukları ve yanlarında erkek bulunmadan savaşa katılmış olmalarıydı. Ayrıca Ümmü Ziyâd ve arkadaşlarının “yanımızda yaralıları tedavi için ilaç var” şeklindeki ifadelerinden onların diğer gruplardan farklı olarak tıp bilgisine sahip olduğu ve ilaçlarla beraber savaşa katıldıklarıdır.
Ümmü Âmir, Hz. Peygamber ile beraber Hayber ve diğer savaşlara katıldığını ifade etmektedir. Ümmü Âmir Eşheliyye’nin asıl adı Fükeyhe’dir. Ona Esmâ bint Yezîd b. Seken b. Râfi b. İmrülKays b. Zeyd b. Abdüleşhel de denir. Muâz b. Cebel’in halasının kızıdır. Bu hanım sağlık alanında bilgi sahibi olmuş ve bu bilinçle orduya yardım etmiştir. Leylâ elGifârîyye’de Uhud Savaşı’nda olduğu gibi sağlık alanındaki hizmetlerine Hayber Savaşı’nda da devam etmiştir.
Vâkıdî eserinde Ümmü Seleme’nin de ismini savaşa katılan hanım sahâbîler arasında zikretmesine rağmen onun savaş esnasındaki görev ve sorumluluklarını ele almamıştır.
Hamne bint Cahş, Uhud Savaşı’nda olduğu gibi Hayber Savaşı’nda da önemli görevler üstlenmiştir. Hayber’de ganimetlerden ona Hz. Peygamber tarafından otuz vesk306 verilmesi bu savaşta da Uhud’da olduğu gibi su dağıtımı, yaralıları tedavi etme, kırba dikimi gibi görevleri aynen devam ettirdiğini göstermektedir.
Safiyye bint Ömer’in de Hayber’e katılan hanımlardan olduğu bilinmekle beraber savaş meydanında üstlendiği görevlerle ilgili kaynaklarda ayrıntı bilgi yer almaz.
Âsım b. Adiyy’in eşi de hamile olması ve doğumu yaklaşmasına rağmen savaşa katılmıştır. Adının tam olarak ne olduğu kaynaklarda geçmemektedir. Hayber Savaşı’nda Sehle bint Âsım’ı doğurmuş ve ona bu sebeple Ümmü Sehle denmiştir. Doğumu yaklaşmasına rağmen zorlu bir savaşa katılması diğer bayanlarda olmayan tecrübeye sahip olduğu göstermektedir.
Ümmü Eymen,309 Ümmü Selît, Ümmü Atiyye, Ümmü Umâre, Safiyye bint Abdülmuttalib Uhud Savaşı’nda üstlendikleri görevleri Hayber Savaşı’nda da devam ettirmişlerdir.
Savaşa katılan yirmi kadın arasında Hind bint Amr’ın da ismi geçmektedir.314 Hind bint Amr b. Harâm b. Salebe b. Harâm b. Ka’b b. Ganm b. Ka’b b. Selime, Hz. Peygamber’le beraber Hayber Gazvesi’ne yaralıları tedavi etmek, hastaların bakımını üstlenmek ve askerlere yardım amacıyla katıldığı düşünülmektedir.
Ümmü’lAlâ Ensâriyye, Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra Müslüman olmuş ve kura sonucunda muhacirlerden Osman b. Maz’ûn’u misafir etmiştir. Hasta biri olduğundan dolayı onu tedavisiyle meşgul olmuşlardır. Ümmü’lAlâ, Hayber’e Hz. Peygamber ile beraber katılmıştır. 316 Kendi evinde hastaları bakması sebebiyle savaşta da yaralıların tedavisiyle uğraşmış olacağı düşünülmektedir. Savaş sonunda kendisine ve arkadaşlarına üç tane boncuk düştüğünü rivayet etmiştir.
Kaynaklarda Hayber Savaşı’na katılan hanımlar arasında Ümmü Rimse de gösterilir. Kendisine Ümmü Rümeyse’de deniliyordu. Soyu Ümmü Rimse bint Amr b. Hâşim b. Muttalib b. Abdümenâf b. Kusay’dır. İslâm’ı kabul ettikten sonra Hayber Savaşı’na katılmıştır. Savaşa katılma süreci ve savaşta aldığı görevlerle ilgili kaynaklarda bilgi geçmezken sadece Hayber Savaşı sonunda alınan ganimetlerde ona da pay ayrıldığı bilinmektedir. Hz. Peygamber, Hayber Savaşı’nda ona kırk vesk hurma, beş vesk de arpa vermiştir.
Hayber Savaşı’nda katıldığı bilinen hanımlardan biri de Fâtıma bint Yemân’dır. Savaş sonunda ganimetlerden pay almış fakat savaş sürecinde neler yaptığı hangi görevleri üstlendiği tam olarak bilinmemektedir. Fakat üstlendiği görevler önemli olmalı ki, savaş sonunda erkek hissesi alan hanımlardan biri olmuştur.
Buhayne bint Hâris’in ismi ise Hayber’e katılan Müslüman hanımların arasında zikredilmektedir. Buhayne’nin asıl ismi Abde bint elHâris’tir. Buhayne, Müslüman olmuş ve Hz. Peygamber’e biat etmiştir. Böylece Hz. Peygamber’in ashâbından olmuş ve Hayber’de Hz. Peygamber ona otuz vesk tahsis etmiştir. Buhayne’nin kaynaklarda ganimetlerden otuz vesk aldığı yer almaktadır. Fakat savaşa katılmasıyla ilgili kesin bir bilgi yoktur. Ganimetten pay alması savaşa katılmış olacağı düşüncesini ortaya doğurduğundan dolayı Hayber Savaşı’na katılan hanımlar arasında ismi geçmektedir. Hz. Peygamber’in savaşa katılmayan Medineli Müslümanlara da yer yer ganimetten pay verdiğini göz önüne alırsak Buhayne bint Hâris’in Hayber Savaşı’na katılmamış olma ihtimalini de ortaya çıkmaktadır.
Ümmü Mutâ Eslemiyye hicretten sonra Müslüman olmuş ve Hz. Peygamber ile beraber Hayber Savaşı’na katılmıştır.321 Savaş süresince diğer hanım arkadaşlarına kıyasla daha faydalı işler yapmış olacak ki ganimetler pay edilirken ona erkek hissesi verilmiştir.
Hz. Peygamber’in mevlası olan Selmâ da Hayber Savaşı’na katılmıştır. Tıp alanında bilgi sahibi olduğu anlaşılan Selmâ’nın Hayber Savaşı’na da sağlık hizmetlerini yürüttüğü ve yaralıları tedavi ettiği anlaşılmaktadır.
Ümmü Dahhâk bint Mes’ûd Hârisiyye, Hayber’e katılan hanımlar arasında ismi zikredilmektedir. Yaralıları tedavi ettiği ve geri hizmetlerde görev aldığı bilinen Ümmü Dahhâk’a savaş sonunda erkek payı verilmiştir. Ümmü Mutâ da olduğu gibi savaş sonunda erkek hissesi verilmesi onun da önemli görevler üstlendiğini bize göstermektedir.
Ümeyye bint Kays Ebü’s Salt Gifârîyye, hicretten sonra Müslüman olmuş ve biat etmiştir. Ümeyye bint Kays’ın anlatımına göre: “Gifâroğulları kadınlarının arasında, Resûlullah Aleyhisselam’ın yanına ben de gittim. Yâ Resûlullah! Biz yaralıları tedavi edelim ve gücümüz yettiği şeyle Müslüman erkeklere yardımcı olalım diye seninle bu sefere katılmak istiyoruz” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın bereketi üzere, gidiniz!” buyurdu. Onunla beraber sefere katıldık. Ben genç bir kız idim. Hz. Peygamber beni, bineğinin terkisindeki heybesine aldı. Sabah vakti girince konaklayıp devesini çöktürdü. Bir de baktım ki, heybede benim kanımın izi var. Gördüğüm ilk hayız kanım idi. Hemen devenin üzerine kapandım ve utandım. Hz. Peygamber bendeki hâli ve kanı görünce, “Sanırım adet oldun.” dedi. “Evet” dedim. Allah Resûlü, “Kendi durumuna bak, sonra su dolu bir kap al, içine biraz tuz at, sonra heybeye değen kanı temizle, ardından da geri dön.” buyurdu. Ben de öyle yaptım. Allah, bize Hayber’in fethini müyesser kılınca Resûlullah, ganimetten bize az bir mal verdi. Boynumda gördüğünüz şu kolyeyi aldı, bana verdi ve kendi eliyle onu boynuma taktı. Allah’a yemin olsun ki, onu ebedi olarak takacağım. O kolye ölünceye kadar Ümeyye’nin boynunda idi.324 Sefere katılan bu kadınlardan Ümeyye, onların arasındaki en genç sağlıkçı olup diğer hanımlarla beraber ilaçlarla yaralıları tedavi etmekle kalmamış, aynı zamanda mücahitlerin yemeklerini pişirmiş, ip eğirmişlerdir. Allah yolunda ellerinden geleni yaparak onlara yardımcı olmaktan geri durmamışlardır.
Ümmü Süleym bint Milhan, Hz. Peygamber ile katıldığı Hayber Savaşı’nda karnı üzerine bir elbise bağlamış olarak savaşıyordu. Nakledilen bir rivayette Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’e: “Ya Resûlullah! Şu savaştan kaçıp seni düşman arasında yardımsız bırakanları gördün mü? Şayet Allah sana imkân verirse, onları affetme!” dedi. Hz. Peygamber şöyle dedi: “Ya Ümmü Süleym! Allah’ın koruması daha geniştir. “Ümmü Süleym üç kez tekrar etti. Üçünde de Hz. Peygamber: “Allah’ın koruması daha geniştir.’’ buyurdu.326 Ümmü Süleym Hayber Savaşı’nda erkeklerle beraber savaşmış ve Uhud Savaşı’nda olduğu gibi ordunun su ihtiyacını karşılamaya çalışmıştır. Aynı zamanda Ümmü Süleym’in Hayber Savaşı’nda yer aldığının bir başka delili de Hz. Peygamber Safiyye ile evlendiğinde hazırlık sürecinde onlara yardımcı olduğuna dair rivayetlerdir.
Kü’aybe, Hz. Peygamber ile beraber Hayber Savaşı’na katılmış ve hemşirelik yapıp yaralıları tedavi etmiştir. Hz. Peygamber savaşın sonunda erkek hissesi kadar ona pay ayırmıştır.328 Aynı zamanda Kü’aybe’nin kimsesiz, zayıf ve bakıma muhtaç kimseleri koruyup gözettiği, onların sağlık durumlarıyla ilgilendiği rivayet edilmektedir.
Ümmü Menî bint Amr b. Adî b. Sinân b. Nâbi b. Amr b. Sevâd b. Ganm b. Ka’b b. Selime bazı kaynaklarımızda Asma bint Amr olarak zikredilmişken bazı kaynaklarda ise Ümmü Menî ya da Ümmü Şubâs olarak zikredilmiştir. Ümmü Menî bint Amr adındaki hanım, Akabe Biatı gecesi Şubâs’ı doğurmuştur. Bu yüzden Ümmü Şubâs olarak isimlendirilmiştir. Ümmü Şubâs, Hz. Peygamber ile birlikte Hayber Savaşı’nda yaralıları tedavi etmek için katılmıştır.
Hayber Savaşı ile ilgili nakledilen rivayetlerde Zeyneb bint Cahş’ın, Hint bint Üsâse’nin ve Hz. Fâtıma’nın, isimleri açıkça geçmemesine rağmen Hayber ganimetlerinden büyük bir pay almışlardır. Bu durum savaşa katılmış olabilecekleri akla getirmektedir.
Ümmü Sinân, hicretten sonra biat etmiş ve müslüman olmuştur. Ümmü Sinân, Hz. Peygamber Hayber üzerine gitmeye karar verdiğinde ona gelip şöyle demiştir: “Ya Resûlullah! Seninle birlikte, gideceğin şu sefere katılmak istiyorum. Su taşımaya yardım eder, yaralananlar olursa inşaallah olmaz, onları ve hastaları tedavi eder ve kafileyi gözetlerim.” Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Allah’ın bereketi üzere katıl. Seninle beraber kabilenden ve diğer kabilelerden katılan başka kadınlar da vardır. Onlar benimle konuştular, ben de onlara izin verdim. İstersen kabilenden olanlarla, istersen bizimle birlikte olabilirsin.” Ben, “Seninle beraber.” dedim. “Öyleyse eşim Ümmü Seleme ile birlikte ol.” buyurdu. Ümmü Sinan, yanında getirdiği ilaçlarla savaş meydanında yaralananları tedavi etmiş ve onları iyileştirmiştir.