Hudeybiye, Mekke’nin on yedi kilometre batısında yer almaktadır. İsmini burada bulunan kuyudan almıştır. Vâkıdî’nin de içinde bulunduğu bazı âlimler bu antlaşmayı Gazvetü’l Hudeybiye olarak isimlendirmiştir. Fakat Müslümanlar gazveye gidermişçesine hazırlık yapmak yerine silahsız bir şekilde ihramlarını giyerek yolculuk yapmışlardır. Hz. Peygamber Medine de insanlara bunun bir savaş olmadığını göstermek için özellikle ihrama girmiş ve beraberlerinde kurban edilmesi için yetmiş deve de götürmüştür. Bu sebeple bu olayın gazve yerine antlaşma olarak isimlendirilmesi daha doğru olacaktır.
Hz. Peygamber rüyasında kendisinin ve ashâbının Kâbe’nin anahtarını alıp tavaf ettiklerini, umre yapıp saçlarını tıraş ettiklerini görmüştür. Müslümanlar altı seneden bu yana giremedikleri Mekke’ye bu sene kavuşacaklarını umarak büyük bir sevince kapılmışlardır. Hz. Peygamber yerine namaz kıldırması için İbn Ümmü Mektûm’u, Nümeyle b. Abdullah elLeysî’yi de şehri idare etmesi için bırakmıştır.
Hicretin altıncı senesi zilkade ayında Hz. Peygamber dört kadın, iki yüz atlı toplamda bin beş yüz kişiye yakın bir grup ile Medine’den Mekke’ye yola çıkmıştır.
Mekke yakınlarına kadar gelen Müslümanlar şehre bir anda girmenin savaş olarak algılanmasından endişe duydukları için elçi gönderme kararı almışlardır. İlk elçi olarak Hırâş b. Ümeyye gönderilmesine rağmen Mekkeliler tarafından ona pekiyi davranılmamış devesine dahi zarar vermişlerdir.
Hırâş’ın Mekkeliler tarafından iyi karşılanması ve dinlenmemesi sebebiyle ikinci elçi olarak bu sefer de Hz. Osman seçilmiştir. Sakin bir yapısının olması ve Mekke’de birçok akrabasının bulunması sebebiyle kötü muameleyle karşı karşıya kalma ihtimali düşük olduğundan dolayı elçi olarak Hz. Osman seçilmiştir. Tahmin edildiği gibi olmuş ve Hz. Osman Hırâş’ın aksine akrabaları tarafından korunmaya alınmış ve zarar görmemiştir. Fakat üç günden fazla Mekke’de kalan Hz. Osman’ın geri dönmeyişi endişeyle karşılanmış ve onun katledildiği şeklinde anlaşılmıştır.
Müslümanlar, Hz. Osman’ın öldürüldüğünü düşünerek onun intikamını alana kadar savaşacaklarına dair söz verdiler. Bu olay tarih kitaplarında Rıdvân Biatı olarak isimlendirilmiştir.261 Müslümanların bu savaş yemini Mekkeli müşrikleri korkutmuş ve Hz. Osman, Süheyl b. Amr’ı Mikrez b. Hafs ve Huveytıb b. Abdüluzzâ yanında olduğu halde Müslümanların yanına göndermiştir. Kısa süreli yaşanan tartışmaların sonunda anlaşmaya varılmış ve Hz. Peygamber ile Süheyl b. Amr antlaşma imzalamışlardır. Antlaşmaya Müslümanlardan Ebû Bekir, Ömer, Osman, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebî Vakkâs, Ebû Ubeyde b. Cerrâh ve Muhammed b. Mesleme, müşriklerden Mikrez b. Hafs ile Huveytıb b. Abdüluzzâ şahitlik etmiş ve Hz. Ali antlaşma metnini kaleme almıştır. Antlaşmanın maddeleri şu şekildedir:
- Müslümanlar bu yıl Mekke’ye giremeyecek gelecek yıl Kâbe’yi ziyaret edebileceklerdir. Mekke’de üç günden fazla kalamayacaklar ve Mekkelilerle görüşmeyeceklerdir.
- Arap kabileleri istedikleri kişilerle ittifak kurabilecektir.
- Kureyşli herhangi bir kişi bu sürede İslâm’ı kabul eder ve Müslümanlara sığınırsa kabul edilmeyip geri gönderilecektir. Fakat Mekke’ye sığınan kimse iade edilmeyecektir.
- Bu antlaşma on yıl geçerli sayılacak ve bu sürede müttefiklerle dâhil savaş yapılmayacaktır.
Bu anlaşma metnine Müslümanlar karşı çıkmış, fakat Hz. Peygamber’in onaylaması üzerine bu maddelere itaat etmişlerdir. Müslümanlar umre için geldiklerinden dolayı kurbanlarını kesmişler ve tıraş olup ihramdan çıkmış ve Medine’ye dönmüşlerdir. Hudeybiye dönüşünde Feth sûresi nazil olmuştur. Bu sûrenin ilk âyeti apaçık bir fetih anlamındaki fethi mübîn ile başlar. Müfessirlerin çoğuna göre fethi mübîn, Hudeybiye Antlaşması’dır.
Hudeybiye Antlaşması sonucunda Müslümanların karşılarında sürekli savaşmak zorunda oldukları Kureyş olmadığından, İslâm’ın yayılması hızlanmış ve İslâm devleti hızla büyümüştür.