Vücuttaki biyolojik olayların normal olmasına, insan ve hayvanın dengeli gelişmesine sebep olan uzvî (organik) maddeler. Vitaminler vücûdun yapı taşı ve enerji verici olmamakla birlikte sağlıklı bir hayat için mutlaka besinler vâsıtasıyle dışardan alınmalıdır.
Vitamin kelimesi, sıhhata sebep olan amin mânâsında olup, ilk defâ 1911 senesinde C. Funk adlı bir kimyâcı tarafından kullanıldı. Vitamin isminin kullanılmasından asırlar önce, protein, karbonhidrat, lipid, mâdenler ve su dışında henüz belirlenmemiş bâzı kimyâsal maddelerin de normal beslenme için gerekli olduğu bilinmekteydi. Meselâ, aylarca denizlerde gezen gemiciler limon ve sebze yemediklerinden skorbüt hastalığına yakalanmışlar ve bunun tedâvisinin de limon yemekle mümkün olduğu anlaşılmıştır. Çünkü limonda C vitamini bulunmaktadır. Diğer taraftan, yalnız kabuğu soyulmuş pirinçle beslenen insanlarda beriberi hastalığının meydana geldiği ve bu hastalığın pirinç kabuğu ile tedâvi edildiği bilinmekteydi. Vitamin eksikliğinin sebep olduğu hastalıklara “Avitaminoz” veya “Hipovitaminoz” denir.
Bugün ülkemizde, belirli vitamin eksikliklerine seyrek rastlanmaktadır. Böyle eksiklikler görülen kimselerde ya alkolizm gibi çok kötü alışkanlıklar veya sindirim bozukluğu bulunmaktadır. Teknoloji bakımından ileri ülkelerde meydana gelen egoizm (bencillik) ve metaryalizm (maddecilik) hastalığı yaşlanan kimselerin tek başına yaşamasına sebep olmaktadır. Böyle yaşlı kimseler de, tek yönlü hazır yemeklerle beslendiklerinden, vitamin eksikliği görülmektedir. Ayrıca bol miktarda bira ve şarap tüketen bu ülkelerin insanlarında vitamin eksikliğinin olması çok tabiîdir. Çünkü, alkol ince barsaktaki emilimi bozmaktadır. Bu da birçok bakımdan vitamin alamama olayıdır. Bugünkü tıp kat’i olarak alkolün, B2 B6 ve B12 vitaminlerinin alınmasına mâni olduğunu ortaya koymuştur. Bunların eksikliğinin nelere sebep olduğu B2, B6, B12 vitaminleri kısmında geniş olarak anlatılmaktadır.
Ayrıca büyük şehirlerdeki yerleşim bozukluğu, insanların güneş ışını almasına mâni olduğundan D vitamini eksikliği ortaya çıkmaktadır. Afrika ve Güney Asya insanlarında hâlen şaşılacak derecede vitamin eksikliği bulunmaktadır.
Bütün vitaminler ya oldukları gibi veya provitamin (vitaminin önmaddesi) şeklinde bitkiler tarafından sentez (basit maddelerden meydana getirme) edilirler. Provitaminler, vücutta vitamin hâline dönüştürülür. Bu dönüşme ya vücûdun kendi gücüyle veyâhut dış bir kuvvet vâsıtasıyla olur. Vücut kendine lâzım olan enzim ve hormonları kendisi yaptığı halde vitamini yapamaz. Onun içindir ki vitaminlerin mutlaka dışardan alınması gerekiyor. İncelemeler, metabolizmanın kontrolünde, minerallerle birlikte vitaminlerin, hormon ve enzimlerin birbirlerine bağlı olarak çalıştıklarını göstermektedir. Vitamin etki bakımından hormonlara benzemektedir. Vitaminler az miktarda bütün hücrelerde depolanmaktadır. Bâzıları ise önemli miktarda karaciğerde birikir. Bugün, yaklaşık 20 değişik iyi karekterize edilmiş vitamin bilinmektedir. Fakat bunlardan 14’ünün kat’i olarak gerekliliği ispatlanmıştır. Her vitaminin ara metabolizmada kendine has bir fonksiyonu vardır ki, bu başka bir şeyle karşılanamaz. Ayrıca bâzı vitaminler etkilerinde birbirlerine bağlıdır. Vitaminlerin yapıları aydınlatılmadan önce vitaminleri A, B, C, K gibi büyük harflerle adlandırma alışkanlığı vardı. Bugün de böyle devam etmektedir.
Vitaminler genel olarak et, sebze, meyve ve tahıllardan temin edilir. Sürekli olarak vitamin alınması gerekir. Her şeyi yiyebilen bir insan için vitaminsizlik mesele değildir. Bugün birçok vitaminler sun’î olarak, hayvan ve bitkilerden elde edilmektedir. Eczânelerde ilâç olarak satılmaktadır. Vitaminler, suda ve yağda çözünen vitaminler şeklinde tasnif edilmektedir. A, D, E ve K vitaminleri yağda, C ve B vitaminleri suda çözünürler. Vitaminler başlıca üç şekilde analiz edilmektedir: Kimyevî veya fizikokimyevî, biyolojik ve mikrobiyolojik.
Vitaminlerin keşfinden sonra bunları âdetâ her derde devâ gibi aşırı kullanma meselesi ortaya çıkmıştır. Esâsında vitaminin ilme uygun olarak kullanılması gerekir. Fakat ilim, vitamin konusunu hâlen araştırmaktadır. Son zamanlarda, vitaminler araştırmacı tıp adamlarının dikkatini çekmeye başlamış ve eksiklik veya fazlalıkların sebep olduğu olayların dışında, kişilerin günlük aldıkları vitaminlerin değişik miktarlarıyla uzun süredeki sağlık durumları ve sağlık bozuklukları arasındaki münâsebet yeniden büyük bir incelikle araştırılmaya başlanmıştır.