Reenkarnasyon nedir? Reenkarnasyon inancı nedir? İslam’da Reenkarnasyon var mı?

Sözlükte Reenkarnasyon, “yeniden doğuş, tenâsüh, ruh göçü” anlamına gelmektedir ve başlangıcı olmayan bir ölümdoğum döngüsünü dile getirmek için kullanılır; birbirini takip eden doğuşlar akîdesidir. Reenkarnasyon, enkarnasyon, tenâsüh, ruh göçü, bedenlenme terimleri tamamıyla aynı anlamda olmasa da, çoğu kere birbirinin yerine kullanılan terimlerdir. Kökleri itibariyle Hinduizm’deki karma2 inancına dayanan ve daha sonra Jainizm ve Budizm gibi dinlerce de kabul edilen reenkarnasyon, en basit tanımıyla insanın ölümünden sonra yeni bir bedenle dünyaya dönmesi ve bu döngünün insan mükemmelleşene kadar devam etmesidir. Kelimenin kökü, bedenlenme ve ete kemiğe bürünme anlamına gelen enkarnasyondur.

Bu yeniden doğuş ya da ruh göçünün nasıl olacağı ise, bu görüşü kabul eden topluluklara göre farklılaşmaktadır. Bazılarını göre bunun insandan insana oluşu ileri sürülürken, bazılarında da insandan hayvana, hayvandan insana, ya da insandan herhangi bir cansız cisme geçeceği şeklinde farklılaşmalar görülmektedir. Çünkü bu inancın özünü Hinduizm’deki karma inancı oluşturmaktadır. Fiil, davranış5 gibi anlamlara gelen karmaya göre, her şey sebepsonuç ilişkisi etrafında işleyen bir determinizme (belirlenimcilik) göre meydana gelir;6 tam anlamıyla insanın özgür iradesi yoktur. Dolayısıyla insanın gelecekte nasıl bir hayat süreceğini, geçmişteki yaşantısı ve fiilleri belirleyecektir; insanın bugün sürdürdüğü hayat, geçmişte sürdürmüş olduğu iyi ve kötü hayatın bir sonucu olacaktır. Bugünün zenginleri geçmiş yaşamlarındaki iyiliklerinin mükâfatı olarak keyif sürerken; fakirler de geçmiş yaşamlarındaki kötülüklerinin cezasını çekmektedir.

İslâm kültüründe reenkarnasyon düşüncesini ifade etmek için kullanılan tenâsüh, ölümden sonra ruhun bir bedenden diğerine geçişini ifade eder.7 Tenâsühü kabul edenler, ruhbeden bütünlüğünü inkâr ederler ve ruhun, bedenden bağımsız olarak ebedî kalacağını düşünürler. Zira ruh kemale erince, bütün bedenî alâkalardan bağını koparmış olmakta ve dolayısıyla bedenle bir ilişkisi kalmamaktadır. Ancak kemâlâtı eksik kalanlar, insan bedenlerine geri dönerler;8 tamlığa ulaşıncaya kadar bir bedenden diğerine dolaşır dururlar.

Ruhun bir insan bedeninden diğer insan bedenine geçmesine nesh, hayvan bedenine geçişine mesh ve cansız varlıklara intikaline de fesh adı verilmiştir. Ruhların, hak ettikleri cezanın derecesine göre insan bedenine intikal edinceye kadar diğer varlıkların bedenlerindeki dolaşımı sürer. İlim ve ahlâk olarak kemale erince de, bütün cismanî bağlardan kurtulur.9 Bu yeniden doğuş, çoğunlukla aynı cinsiyette ve yeryüzünde olduğu iddia edilmektedir. Ancak bunun farklı cinsiyetlerde güneş ya da ay gibi cisimlerde olabileceği de ifade edilmektedir.

Kur’ânı Kerim’de insanın hayvan suretine (maymun ve domuz) çevrilmesini ifade etmek için kullanılan mesh bir tenâsüh değildir. Çünkü bu meshe mâruz kalanların hayatları devamlı olmamış, kısa zaman sonra vefat etmişlerdir. Ayrıca mesh, insan daha ölmeden dünya hayatında gerçekleşmekte ve tenâsühte olduğu gibi, ruhun bir bedenden diğerine intikali de söz konusu olmamaktadır. Aksine ruh aynı kalmakta, yalnızca onu taşıyan bedende bir değişiklik olmaktadır. Ayrıca bu hayvan suretine dönüştürülme olayını gerçek anlamıyla ele alıp yorumlayanlar olduğu gibi, bunun bir karakter ve mizaç değişimi olacağını ileri sürenler de mevcuttur.

Reenkarnasyon kelimesinin tenâsüh anlamında kullanımı yaygın olsa da, iki terim mahiyeti itibariyle birbirinden farklıdır. Çünkü reenkarnasyonda önceki yaşamında yapmış olduğu hatalarının bir cezası olarak havyan bedenlerine intikal ve düşüş söz konusu değildir; yani bir cezalandırılma ya da mükâfatlandırılma yoktur. Eksik kalan ve dünyevî bağlardan kurtulamamış ruhların, yeniden dünya hayatına dönüşleri söz konusudur. Başka bir deyişle insan dünyaya niçin başarılı olmadığının hesabını vermek için değil gelişmek için gelir.12 Tenâsühte ise ceza ve mükâfat esasına göre dünyaya geliş ve hayvan bedenlerine geçiş yoluyla bir düşüş söz konusudur.13 Ayrıca bir hayvan ruhu, insan ruhunun gelişim gereksinimleri için yeterli değildir.14 O halde reenkarnasyon ile tenâsüh kelimelerinde tek ortak nokta her ikisinin de ruhun yeniden doğuşunu kabul etmiş olmalarıdır.

Reenkarnasyon inancının kabulü, İslâm âhiret inancının inkârı anlamına gelmektedir. Çünkü reenkarnasyonda bütün süreç, bedende başlamakta ve yine bir başka bedende son bulmaktadır; insanın mükâfatı hak etmesi ya da cezaya mâruz kalması için bir âhirete gerek bulunmamaktadır.16 Bu inanç içerisinde İslâm’ın temel akîdesi içinde yer alan cennet ve cehennem inanışına yer yoktur; insanın bütün davranışlarının karşılığını gördüğü yer dünya hayatıdır. Diğer taraftan, zorunlu bir ölümyeniden doğuş döngüsü kabul edildiğinden, bireyin kimlik ve kişiliğinin de bir inkârı söz konusudur. Kısacası reenkarnasyon düşüncesinde bir âhiret inancı yoktur. Aksine sürekli ölüp yeni bir bedenle dünya hayatına dönüş mevcuttur. Bu hayatında iyilik yapan yeni hayatında iyilik, kötülük yapan da kötülük bulacaktır. Bu sebeple reenkarnasyon, İslâm inancıyla kesin bir şekilde çelişen bâtıl ve yanlış bir inançtır.