Kader, Allah’ın bütün nesne ve olayları ezelî ilmiyle bilip belirlemesi olarak tanımlanmaktadır.31 Bu belirlemeye insanın geleceği, doğumu ve ölümü de dahildir. Allah’ın ilmi her şeyi ihata ettiğine göre, insanın hayatı da Allah tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir.
İnsanın yaratılışı kadar ölümünü de takdir eden Allah olduğuna göre, intihar eden insanın bu ezelî bilgiyi ve takdiri yerine getirdiği zannından hareketle böyle bir sorunun akla gelebilmesi mümkündür. Çünkü Allah’ın mutlak ilmi ve takdiri açısından bakıldığında, insan ölümü de bu sınırlar içinde düşünülmekte ve dolayısıyla intihar eden kişi de bu takdiri yerine getirmiş olmaktadır. Eğer bu düşünce doğruysa, intihar eden birey niçin büyük günah işlemiş sayılmaktadır?
Aslında bu, görünüşte haklı bir soru gibi görünse de gerçekte öyle değildir. İnsan, Allah’ın ezelde tayin ve takdir ettiği şeyleri ayrıntılı olarak bilebilmesi mümkün değildir. Allah’ın mutlak bilgisi, intihar eden kişinin, intihar ederek öleceğini de bilmesini gerektir. Burada Allah’ın bilip takdir ettiği şey kişinin eceli ve ölüm vaktidir ve bu değişmez. Ancak ölüme götüren sebepler, hastalık, kaza, boğulma vb. oldukça çeşitlidir.
İntihar da bunlardan biridir ve kişinin kendi hayatına bilerek son vermesi yasaklanmıştır. Dolayısıyla intihar eden kişi, zaten kaderinde var olan ölüm fiilini icra ettiği için değil aksine Allah’ın yasakladığı bir biçimde ölümüne yol açtığı ve yasak bir fiili işlediği için sorumludur ve büyük günah işlemiş sayılmaktadır. Çünkü ölümü de hayatı da yaratan Allah olsa da, ölümün intihar suretiyle gerçekleşmesine O’nun rızası yoktur. O’nun rızasına uygun olmayan bir fiili işlemek ise günahtır.