Latince “hiç” anlamına gelen nihil kökünden türeyen nihilism, XIX. yüzyılın ikinci yarısında özellikle genç entelektüeller arasında taraftar bulmuş ve literatüre girmiştir.27 Bu terimi, Türkçe’ye “hiççilik, yokçuluk” olarak çevirmek mümkündür. Nihilizm/hiççilik, mevcut görüş ve düşüncelere, değerlere, inançlara ve her çeşit düzene karşı eleştirel yaklaşan, hepsinden kuşku duyan ve son merhalede hiçbir kural tanımayan bir yaklaşımdır. Hiçbir ahlâkî kural veya değeri kabul etmedikleri gibi, her türlü toplumsal düzen veya kurala karşı da başkaldırıyı savunurlar.
Dinî, siyasî ve ahlâkî imaları olan hiççilik kavramına pek çok anlam yüklenmiştir. Hiççilik en genel anlamıyla her şeyin anlam ve değerden yoksun oluşunu savunan felsefî bir anlayıştır. Nihilistler Tanrı’nın varlığını, bilginin imkânını, değerlerin nesnelliğini ve tarihin mutlu sonunu inkâr ederek umutsuzluk ile düş kırıklığını temsil ederler.
Hiçbir ahlâkî, siyasî ve dinî değeri kabul etmedikleri gibi, epistemolojik açıdan agnostik olan nihilistler, hiçbir bilginin nesnel geçerliliğini ve böyle bir bilginin imkânını da kabul etmeye yanaşmazlar. İlâhiyat alanında ise kâinattaki gayelilik ve amaçlılığı reddetmeleri ve Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini savunmaları sebebiyle ateist bir çizgiye yakındırlar. Ahlâkî açıdan ise hiçbir ahlâkî değerin imkânını mümkün görmezler ve ahlâkın temelsizliğini savunurlar.
Nihilist anlayışları tarihteki agnostik ve kuşkucu/septik anlayışlara kadar geri götürmek mümkün olsa da, asıl anlamını, yukarıda değindiğimiz gibi XIX. yüzyılda kazanmıştır. Kavram bugün bilinen anlamıyla Rus edebiyatında ortaya çıkmış ve Rus entelektüelleri arasında yaygınlık kazanmıştır.30 Bu felsefî yaklaşımın en önemli savunucusu Nietzche olmuştur. Pek çok dinî ve ahlâkî değeri yok sayan Nietczhe, bunun yerine “üstün insan”ı ikame etmiştir.
Görüldüğü gibi nihilizm, kararsızlık ve kuşku durumunu ifade etmektedir. Beşerî bilginin imkânını kabul etmedikleri gibi, Tanrı’nın varlığına ilişkin bilgiyi de mümkün görmemektedirler. Bu sebeple nihilizm, pek çok alanda düş kırıklığını, karamsarlık ve belirsizliği ifade etmektedir. Nihilizmin bu kuşkucu, reddedici ve hiçbir değerin imkânını kabul etmeyen yaklaşımları dinî açıdan bakıldığında inkârla eş değerdir.
Diğer taraftan günümüz dünyasında bilgi alanında katedilen mesafeler ve onun doğurduğu teknoloji, nesnel bilginin imkânını ortaya koymaktadır. Kâinatın anlamsızlığı yerine, gayeliliği ve anlamlılığını ileri süren düşünceler çok daha ağır basmaktadır. Karamsar bir düş kırıklığı yerine, bilerek yapılan tercihler ve kararlı tutumlar insan hayatında çok daha etkili olmaktadır. Pek çok dinî ve ahlâkî değerin erozyona uğradığı günümüz modern toplumlarında, ahlâk dışılığın doğurduğu uçurumlar dikkate alındığında, insan için ahlâkî bir hayat tarzı çok daha nesnel ve insana ayak basabileceği sağlam bir zemin vaat etmektedir. Aynı zamanda inananlar için güçlü ve yaratıcı, her şeye kadir bir Allah’a inanma, sığınma ve ondan yardım isteme, insanı her türlü kararsızlıktan ve düş kırıklığından alıkoymakta ve daha belirgin ve aydınlık bir gelecek vaat etmektedir.